Ansan ve Meda'nin Özellestirilmesi

Ansan, Ankara-Esenboga karayolunun 18.km'sinde kurulu, Coca Cola, meyve suyu ve gazoz siseleyen bir tesistir. 1973 yilinda Istanbul Bankasi ve Has Holding tarafindan kurulan tesis 1976 yilinda üretime baslamis, Istanbul Bankasi'nin  Ziraat Bankasi tarafindan devralinmasiyla da önce 1983 yilinda Istanbul Bankasi'nin hisse senetleri Ziraat Bankasi'na daha sonra 21 Haziran 1988 tarihinde Toplu Konut ve Kamu Ortakligi Idaresi Baskanligi'na geçmistir. Böylece, hisse transferlerinin neticesinde, sirketin % 88.32'si TKKOIB'nin oluyordu.

Meda ise Ansan'in ürünlerini Ankara'da dagitmak amaciyla 1971 yilinda kurulmustur. 1983 yilinda hisselerin % 85'i Ziraat Bankasi'na daha sonra da 1986'da TKKOIB'na devredilmistir. Özellestirme çalismalarinin baslangicinda Meda'nin kadrosu yedi kisiydi. Hepsi Ansan'a kiralanmis olan 112 kamyon, kamyonet ve otomobil de tüm duran varliklarini teskil ediyordu. Ansan ile Meda arasinda imzalanan bir sözlesme ile Ansan'in bütün ürünlerinin tüm satis hakki Meda'ya devredilmisti. Konu ile ilgili son anlasma 1988 yilinda imzalanmis oldugundan Ansan'i satin alanin Meda'yi da almasi gerekmekteydi.

Ansan 37,950 m2'lik bir arazi üzerinde kurulu 11,109 m2 kapali saha ihtiva eden bir fabrika binasi ile 1973 model 25 ml ve 100 ml siseleme hatti, 1986 model 25 cl veya  100 cl'lik pet sise doldurabilen bir hat ve özellestirme çalismalari sirasinda henüz montaji tamamlanmamis pet sise hattina sahipti. Küçük bir hatta premix denilen fiçi doldurmasi yapiliyordu. Tesisin arazisinin 10,000 m2'lik bölümü Sarayköy Belediyesi'nden kiralanmisti. Kiralik arazi üzerinde tesisin su ihtiyacini karsilayacak kuyular açilmisti.

Ansan'in çok önemli bir özelligi Coca Cola ile olan siseleme anlasmasiydi. Mevcut anlasma, 1989 yilinin aralik ayinda son buluyordu. Anlasmanin bir maddesine göre, sirketin sahiplerinde meydana gelebilecek herhangi bir degisiklik Coca Cola tarafindan onaylanmadigi takdirde, Coca Cola anlasmayi iptal etme hakkina sahipti. Anlasmanin son bulmasiyla, tesiste Coca Cola siselenmesine son verilecegi gibi, Coca Cola siseleri ve kasalarini kullanilmayacak ve bu siselerle kasalar Coca Cola sirketine satilacakti. Yine anlasmaya göre Ansan, Coca Cola ve Coca Cola ürünleri olan Fanta ve Sprite'i, Ankara'da pazarlayacakti. Yapilan ek bir anlasmayla Ankara, Çankiri, Nevsehir, Kirsehir, Kastamonu ve Eskisehir'de dagitim yetkisine sahip olmakla beraber Karadeniz, Orta Anadolu ve Dogu Anadolu'ya da anlasma haricinde olmasina ragmen satis yapabilecekti. Buralarda Coca Cola siseleme tesislerinin kurulmasi halinde anlasma disi bölgelerdeki satis hakki sona erecekti. Ansan'in esas bölgesinin Ankara ili oldugu göz önünde tutulursa, Coca Cola satislarinin Ankara disindaki bölümünün gelismesini istedigi gibi denetleme yetkisine sahipti.

Özellestirme çalismalarinin hemen basinda dikkatimizi çeken en önemli nokta yukarda açiklanan anlasma maddeleri olmustu. Coca Cola bu anlasmaya göre tesisin satisinda söz sahibi oluyor ve gerek siseleme anlasmasinin iptaliyle, gerekse satis bölgelerini kisitlayarak tesisi zor durumda birakabiliyordu. Siselerin ve kasalarin geri alinmasi Coca Cola açisindan bir zorluk yaratmayacak, tesiste siselenecek yeni bir ürün bulunsa bile milyonlarca sisenin ve kasanin yeniden yaptirilmasi zamana ve yüklü bir finansmana ihtiyaç gösterecekti. Kisaca çalismanin basinda durum hiçte TKKOIB lehine degildi. Satis sanki Coca Cola'nin dikte edecegi sartlarla ve fiyatla, Coca Cola'nin uygun görecegi birine yapilabilecekti. Öte yandan tesisi hâlâ Ziraat Bankasi elemanlari yönetiyorlardi. TKKOIB her iki sirketin yönetim kurullarina temsilci atayacak kadar kadrosunu genisletememisti. Ziraat Bankasi tesisteki sorumlulugunun bitmesi için sabirsizlaniyor, yeni yatirim projelerini finanse etmeye de hiç yanasmiyordu. Ansan'in kisa zamanda elden çikarilmasinda yarar vardi.

Coca Cola bu tarihe kadar Türkiye'de ürünün siselenmesini daima baska sirketlere birakmisti. Kendi mülkiyetinde domates salçasi üreten ve bir de konsantre yapan iki tesis vardi. Bu tesislerin ürünlerinin de büyük bir kismini ihraç ediyordu. Dünya üzerinde tatbik ettigi politikayi uzun yillardan beri basariyla ülkemizde de uygulamis, kuvvetli bir kontrol teskilatiyla ürün kalitesinin devamini saglamis, tesislere ihtiyaci olan konsantreyi üretip vermis, reklam faaliyetlerini organize ve koordine etmisti. Son yillarda Coca Cola'nin politikasinda bir degisiklik olmustu. Bazi ülkelerde siseleme tesislerini satin alarak tam kontrolu altina sokmustu. Direnen bazi siselemecilerle, Fransa'da oldugu gibi hukuki savaslara girmislerdi. Her nekadar ilk görüsmelerde Ansan'i satin almak istemediklerini üstüne basarak anlatmaya çalismislarsa da, bizler yeni politika isiginda Ansan'la çok alakadar olduklarini seziyorduk. Coca Cola'nin Türkiye teskilati büyük bir telas içersinde TKKOIB'yi, TEB yetkililerini, DPT'yi ziyaret ediyor, Ansan'in akibeti hakkinda bilgi almaya çalisiyorlardi.

Ansan ile ilgili çalismalarin tümü TEB ve Rothscild tarafindan yapilmis ve TKKOIB'ye verilen rapora girmisti. Bu çalismalar Eylül 1987'de bitmisti ancak daha sonra Deloitte, Haskins and Sells denetim sirketinin yaptigi denetim neticesinde 1987 yili kârinin çok düsecegi anlasilmisti. Ansan kâr-zarar hesaplarinda kidem karsiliklarini ayirmiyordu; öte yandan denetim sirketi, uluslararasi muhasebe kurallarina göre yil sonunda kidem tazminatlari karsiligi ayrilacagini varsaymis ve kâr-zarar tablosunu bu sekilde düzenlemisti. 1986 yilinda havalarin serin gitmesi ve gerekli siselerin temin edilememesi yüzünden düsük kapasitede çalismisti. Zaten düsük olan kâr, kidem tazminat karsiliklarinin ayrilmasiyla zarara dönüsüyordu. Sirketi bilanço degerleri üzerinden kârli bir sekilde satmak imkani ortadan yok olmustu. Zararda bir sirketi almak isteyen, tesisin hiçbir zaman hakiki fiyatini ödemek istemeyecekti. Bir anda TEB/Rotschild degerlendirmesini geçersiz hale getiren kidem tazminatlari karsiligi olayi özellestirme sirasinda bir sorun olarak karsimiza çikmaya devam edecekti. Sirketlerin yillik kârlarini denetim sirketleri, kidem tazminat karsiligi ayirarak neredeyse sifirliyorlardi. Son yillarda SPK aldigi bir kararla halka açik sirketlerin kidem tazminat karsiligi ayirmalarini mecbur tuttugundan beri bu sorun ortadan kalkmis bulunmaktadir.

Ansan ile ilgili olarak ilk temaslarim TEB'de çalismaya baslamamla ayni tarihlere rastlar. Cengiz Israfil'in Ansan'in özellestirilmesinde acele ettigi ve yeni bir degerlendirme istedigini Ocak ayinin ortalarinda ögrendim. Bu tarihlerde Teletas'in satisinda kullanilmak üzere hazirlanan izahname TEB'in eline geçmis ve içindeki bilgilerin çoklugu, izahnamenin profesyonelligi bizleri sasirtmisti. TEB'in elinde Ansan hakkinda çok az bilgi vardi. Tesise üstün körü birkaç ziyaret yapilmis ve degerlendirme metodu olarak Fiyat/Kazanç orani kullanilmisti. Ancak Ansan'in 1987 yili bilançosu deneticilerle yapilan düzeltmeler sonucu zararla kapanacagindan ve bundan önceki senelerinde pek kârli olmamasindan Fiyat/Kazanç oraninin saglikli bir biçimde kullanilmasina olanak kalmamisti. Görebildigim kadariyla, TEB'in sahip oldugu elemanlarla TSKB disiplininde bir degerlendirme yapmanin imkani yoktu. Kestirme bir sekilde, Ansan'in pazar imkanlarini da ortaya çikaracak bir degerlendirmeye ihtiyaç vardi. Bu metot indirgenmis nakit akimi metodu olabilirdi. Degerlendirmeden önce Ansan'in fiziksel durumunu irdelemek, mesrubat sanayinin durumunu incelemek gerekiyordu. Ankara subesi araciligiyla, bir ekspertiz raporu hazirlattirarak ise basladim. Iki uzmani da mesrubat sanayi hakkinda bir rapor hazirlamakla görevlendirdim. Bütün bunlar olurken Ansan'in özellestirmede niye birden öncelik kazandigini anlamaya çalisiyordum. Teletas'in halka açilma hazirliklari hizla devam ediyordu. Sirada çimentolar vardi. Petkim'in de özellestirilecegi hakkinda sayialar dolasiyordu. TEB, Petkim'in özellestirmesinde Ingiliz Samuel Montagu bankasiyla birlikte teklif vermek istiyordu. TKKOIB Samuel Montagu Bankasini hiç tanimiyordu. Bu nedenle onca isin arasinda Ankara'ya Samuel Montagu Bankasini tanitici bilgiler yolluyorduk. Çitosan, Petkim, Teletas gibi özellestirme projelerinin arasina nispeten küçük, hatta minik diye nitelendirilebilecek bir tesis olan Ansan özellestirmesi de girmis ve aniden öne çikmisti. 11 Subat tarihinde Cengiz Israfil ve Mehmet Cosan ile yapilan bir toplantida Ansan'in Coca Cola ile olan anlasmasinin hukukçulara inceletilmesi istendi. Ayrica Cengiz Israfil bu özellestirmenin hizla yapilmasi için de talimat verdi. Bu arada önemli bir olay oldu ve TKKOIB'ye Prof. Dr. Bülent Gültekin atandi.

Bülent Gültekin ile ilk defa 22 Subat 1988 tarihinde Izmir'de tertiplenen bir toplantida karsilastim. Bu toplantida bürokratlar yeni ekonomik politikalar hakkinda görüslerini Izmirli sanayicilere ve ticaret erbabina anlatmislardi. Bülent Gültekin özellestirme hakkinda düsündüklerini büyük bir netlikle anlatmis ve dinleyicilerin hem takdirini hem de sempatisini kazanmisti. Daha sonralari yakindan tanimak firsatini buldugum Bülent Gültekin sanki Cengiz Israfil'in bir antiteziydi. Bir defa Türkçe'yi gayet rahat konusuyordu. Dünyanin en meshur okullarindan birinde ögretim üyesiydi. Ögretim üyeligini kendine meslek seçmis, ögrencileri ve kitaplari olan hakiki bir profesördü. Kendinden emin, sözüne güvenilen, dürüst, çok çaliskan ve ekip çalismasina inanan bir insandi. Türkiye'ye yabanci bir bankadan gelmiyordu. Karisi ve çocuklari Amerika'da yasamaya devam ettiklerinden hakiki bir fedakârlik yapiyordu. Türkiye'ye iki yillik izinle gelmisti ve iki yilin sonunda kürsüsüne dönecekti. Lise ve Üniversitede birlikte okudugu sinif, bazilari Türkiye'nin en çok ismi duyulan bankaci ve is adamlarini yetistirmisti. Amerika'da yasadigi sürede arkadaslariyla temasi kesmemisti. Türkiye'de hatiri sayilir bir çevresi vardi. Islere hem akademisyenligin hem de Türkiye'yi tanimanin serinkanliligiyla yaklasacagindan metodlari muhakkak ki Cengiz Israfil'in metotlarindan farkli olacakti.

Ansan çalismalarina degisik sartlar altinda devam edecektik. Bülent Gültekin ilk aylarda Ansan çalismalarina pek ilgi göstermedi. Daha ziyade o tarihe kadar neler yapildigini inceledi, Çitosan'in daha sonra anlatacagim özellestirme çalismalarini baslatti, kadrosunu takviye etti ve halkla iliskiler bölümü kurdu. Basinla iyi bir diyalog baslatti.

Biz de bu arada Rotschild ile temas kurarak Ansan projesinde yardim istedikse de gelen cevap olumsuzdu. Rothschild kendi paylarina düsen çalismalarin bittiginden bahisle artik aktif bir destek veremeyecegini söyledi, ücret tahsilinin hizlandirilmasini bizden istedi. Niteligi ne olursa olsun bir rapor TKKOIB'ye sunulmustu. Raporun hazirlanmasi için belli masraflar yapilmis, belli uzmanlar zamanlarini harcamislardi. Aradan geçen zamanda bazi degisiklikler olabilirdi. Ama sartlar her degistiginde Rothschild yeniden bir çalisma yapmak mecburiyetinde degildi. Rothscild görüslerinde hakliydi. Bir olaya profesyonelce yaklasmislardi. TKKOIB'nin her istediginde bu raporlari yenilemek çok masrafli olacakti. Bu durumda TEB elindeki kadroyu belki takviye ederek isin geri kalan kismini bitirmek zorundaydi.

3 Mart 1988 tarihinde ilk defa Ankara'ya Ansan'i incelemeye ve idarecileriyle konusmaya gittim. TKKOIB'de Ansan'dan sorumlu olan uzmanla görüstüm, bazi bilgiler istedim. 4 Mart günü Coca Cola firmasini ziyaret ettim. Coca Cola ekibi artik ezberledigim  görüsünü yineledi ve Coca Cola'nin Norveç'in önemli mesrubat firmalarindan biri olan Nora'ya Ansan'i satin almasini tavsiye ettigini bildirdi. Coca Cola'cilarin anlattiklarina göre Ansan'in hakiki degeri Coca Cola siseleme hakkiydi. Ya biz istedikleri kisiye fabrikayi satardik yahut ta fabrika bir gazoz fabrikasina dönüsürdü. Bu arada kendileri de Ankara'da azicik pazar kaybetmeyi göze alip, çok kisa bir zamanda yeni bir tesis kurabilirlerdi.

Bu görüsmeler olurken biz de mesrubat arastirmamizi tamamlamistik. Bu arastirmanin en önemli verisi dünyadaki pazar trendinin aksine Pepsi Cola'nin pazar payinin Coca Cola'dan daha yüksek oldugunu ögrenmemizdi. Bu durumda, Coca Cola kolaylikla Ankara pazarini kisa bir süre için dahi sadece Pepsi Cola'nin egemenligine teslim edemezdi.

Ankara'dan TKKOIB'den ve Ansan'dan temin ettigimiz bilgiler ve hazirlattigimiz ekspertiz raporuna göre deger tespit çalismalarina baslamistik. Ansan'in üzerinde kuruldugu arazinin küçük bir bölümü baskalarindan kiralanmisti. Sise doldurma makineleri eski ve yavasti. Yeni satin aldiklari hattin montaji daha tamamlanmamisti. Nereden bakilirsa bakilsin tesis 5-6 milyon dolardan fazla etmezdi. Eger Coca Cola anlasmayi iptal ederse tesisi 1-2 milyon dolara alabilecek birini bulmakta bile güçlük çekerdik. 22 Mart günü Cengiz Israfil ve Süleyman Yasar'in katildigi bir toplanti yaptik. Toplantida Ansan'in durumunu açik açik anlattik. Nora'yi ciddi bir müsteri olarak kabul etmeye karar verdik ve Nora yetkililerinin Türkiye'ye davet edilmeleri konusunda Coca Cola'yla temasa geçtik. Bütün bunlar olurken Ansan'in degerlendirilmesi için indirgenmis nakit akimi modelini hazirlamaya basladik. TEB mensuplari olarak tesis degerinin en fazla 4-5 milyon dolar olmasi gerektigine inaniyorduk. Tesisi gazoz fabrikasi fiyatina satmamak için Coca Cola'nin kabul edecegi bir alici bulmamiz gerekiyordu. Nora bu tariflere uygun bir müsteri olabilirdi. TKKOIB'nin Teletas özellestirmesinde kullandigi halka açilma yolu borsanin düsme trendi yüzünden bu özellestirmede kullanilmayacakti. Bu nedenle hisseleri blok olarak bir yabanci veya yerli firmaya satacaktik. Yabanciya yapilacak satis yurda döviz girmesini saglayacagindan herkese daha cazip geliyordu. Nora, Norveç'te Coca Cola'nin yaninda pek çok gida maddesi de üretiyordu. Ansan'i satin aldiklari taktirde Türkiye'de bu ürünlerin çogunu üretecek ilave tesisler kuracaklardi. Bu durumda sadece Ansan için degil, daha sonraki yatirimlar için de döviz gelecekti.

Nora ile masaya oturmak için Ansan'in degerini yeniden hesaplamak lazimdi. Tesisin indirgenmis nakit akimina göre degerini hesaplamak amaciyla 1988 yili üretim programini, satis fiyatlarini, ürün maliyetlerini Ansan'dan istedik. Onlar da uzun uzun Coca Cola Eksport'la görüsüp 1988 yilinin geri kalan kismi için bir üretim programi belirleyip bildirdiler. Bu program iddiali ve gerçeklestirilmesi güç bir programdi. Bizim, yani degerlendirmeyi yapanlar açisindan hem üretim programinin sisirilmesi hem de yapilmasi düsünülen zamlar son derece rahatlaticiydi. Indirgenmis Nakit Akimi modeli tesisin her yil yaratacagi net nakitin belli bir iskonto oraniyla bugünkü degerine indirgenmesi oldugundan daha fazla üretim ve yüksek fiyatlar tesisin her yil yaratacagi net nakit miktarini dolayisiyla  degerini artiracakti. Hakikaten yeni  verilerle yaptigimiz degerlendirmede çok yüksek degerlerle karsilastik.

Indirgenmis Nakit Akimi Metodunda degere etki eden en önemli faktör indirgeme oranidir. Gelismis ülkelerde yillik indirgeme orani % 8 - % 12 arasinda tespit edilirken Türkiye gibi enflasyonun yüksek oldugu ülkelerde bu orani % 16-% 18 gibi tespit etmek lazimdir. Oran ne kadar düsük kabul edilirse tesisin degeri o kadar yüksek çikar. Yapilan hesaplamalar neticesinde Ansan'in degeri, Coca Cola'nin verdigi satis fiyatlari ve satis projeksiyonlarina göre % 10 indirgeme oraninda 16 milyon dolar olarak tespit edildi. Bu deger hiçbirimizin düsünmeyi hayal dahi etmedigimiz bir degerdi. 16 milyon dolara belki iki belki de üç tesis rahatlikla kurulabilirdi. Pazarliklara baslamak için iyi bir baslangiç noktasi olabilecek bu deger karsi taraf tarafindan gayri ciddi bulunabilirdi. Hesaplarimizi Ankara'ya gönderdik. Bülent Gültekin 22 Nisan tarihinde bizleri Ankara'ya çagirdi. Ayni tarihlerde TEB'de Çitosan çalismalari da yürüyordu. Toplantida hem Ansan hem Çitosan görüsüldü. Bülent bey o tarihe kadar Ansan'in özellestirmesiyle pek ilgilenmemis ve çalismalari Cengiz Israfil yürütmüstü. Toplantida bizleri dinledi. Ansan'in blok olarak satilmasi fikrini onayladi. Özellestirme felsefesine uygun olarak bir kisim hisse senetlerinin muhakkak halka satilmasi gerektigini vurguladi. Yapacagimiz satis görüsmelerinde müstakbel alicilara, hisse senetlerinin tesisin idareyi devralmalarina yeterli bir yüzdesini blok olarak teklif edecektik. Geri kalan hisseler ise belirli bir sürenin geçmesinden sonra halka satilacakti. Hiçbirimizin realist görmedigi 16 milyon dolarlik degeri pazarliklarda baslangiç noktasi olarak kullanabilecektik. Agustos 1987 sonlarina dogru, genç Istanbul borsasinda hizla yükselen hisse senetleri fiyatlari talihsiz bir demeç sonucu düsmeye baslamis ve kendini bir türlü toparlayamamisti. Günün sartlarina göre borsa araciligiyla yeni hisse seneti satmak adeta imkansizdi. Hele düsündügümüz fiyatlarla borsaya çikmak delilik olurdu. Bu nedenle, hisseler belli bir süre sonunda, borsa derlenip toparlandiktan sonra borsada satilabilirdi.

Halka, bir kisim hisse senetlerinin önceden satilmasi, geri kalan hisselerin daha sonra blok halinde elden çikarilmasi geçerli bir yol degildir. Sirketin idaresine hakim olacak bir oranda hisse satisinda hisse fiyatinin  yüksek tutulmasi gerekir. Halka açilmalarda ise kullanilacak fiyat, talebi canlandirmak açisindan reel fiyatin biraz altinda tespit edilebilir. Halka açilista kullanilan bir fiyatin daha yüksegini blok satis müsterisine kabul ettirmek çok güçtür. Bu durumda ortaya çift fiyat çikar. Borsada islem gören bir senete kimse miktari ne olursa olsun borsa fiyatindan farkli bir fiyat ödeme safligini göstermez. Kendisi bu hisselere alici olmadigi taktirde saticinin hisselerini satmak için gidebilecegi tek yer borsadir. Biraz bekledigi taktirde borsada satilacak  hisseleri kolaylikla borsa fiyatindan satin alir. Alislarini makul bir süreye yaydigi taktirde alis islemleri fiyatlarda yükselmeye yol açmaz veya makul seviyelerde kalabilir.

Yönetimi devralmaya hazir bir kisiye veya sirkete yapilacak blok satistan sonra bu kisi veya sirketin basarili bir performans göstermesi halinde satin alinan sirketin kâri yükselecektir. Sirkete önemli bir yatirim yapan kisi veya sirket en iyi performansi saglamak için elinden geleni yapacaktir. Yönetici kendi kârini arttirdigi sürece sirketin degeri artacak ve halka açilma daha sihhatli bir biçimde ve daha iyi fiyatlarla gerçeklesebilecektir. Maceraci veya isini iyi bilmeyen yöneticiler, sirket kötü yönetimden zarar etmeye basladigi taktirde halka açilmayi gerçeklestiremeyecekler ve bu sayede halk korunmus olacaktir. Eger ilerde halka açilmasi düsünülen hisseler blok satis sirasinda, aradan geçecek makul bir süre sonunda halka açilma sartiyla aliciya satildigi taktirde Devlet'de kendini emniyete alacaktir. Kötü yönetim yüzünden hisse senetlerinin degerleri düserse Devlet tüm hisseleri devretmis oldugundan zarar görmeyecektir. Blok satislarin halka açilmadan önce gerçeklesmesini destekleyen diger bir faktör sermaye artirimlaridir. Tesisi devralan yeni malikler tesise ilave yatirim yapmaya karar verebilirler. Böyle bir durumda sirket halka açildiktan çok kisa bir süre sonra sermaye artirimina gidebilir. Halka açilma sirasinda hisse senedi almis olan küçük yatirimcilar, daha sirketten hiçbir getiri saglamadan. artan sermaye oraninda hisse senedi almak veya sermaye artisina istirak etmeyerek sahip olduklari payin küçülmesini kabullenmek gibi bir dezavantajla karsi karsiya kalabilirler. Yukarda sayilan nedenlerle blok satisin halka arzdan önce gerçeklesmesi geregi ortaya çikar.

Ansan fabrikasinin blok satis karari alindigi zaman hisselerden belli bir oraninin ilerki bir tarihte halka arz edilmesine karar verildi. Coca Cola'nin satis olayiyla çok yakindan ilgilendigi, ilgisinin boyutunun bir lisansörün ilgi boyutlarindan çok ötede oldugu ve büyük bir ihtimalle satisla kendisinin de alici olarak istirak edecegi hususunda fikir birligine varildi.  Avantajli durumda bir alici olmalarina mani olmak için karsilarina birkaç ciddi rakip çikarmak zorunlulugu vardi. En kötü ihtimalle Ansan'i TKKOIB bünyesinde muhafaza edebilir, yeni yatirimlar yapmadan, tesisin, son yillarda oldugu gibi pek randimanli olmayan bir biçimde çalismasini saglayabilirdik. Ilerde, Coca Cola siseleme anlasmasini muhakkak iptal edecekti.  Anlasma yürürlükte oldugu sürece Ankara civarinda Coca Cola istedigi gibi büyüyemeyecek, hatta pazar kaybedecekti. TKKOIB tesiste hiçbir sekilde yeni yatirim yapmamaya kararli oldugunu Coca Cola'ya duyurmustu. Bülent Gültekin uzun zamandan beri ne yapilacagina bir türlü karar verilemeyen Ansan'in durumunu çabucak kavramis ve gelecege dönük bir satis stratejisi gelistirerek herkese sorumluluklar yüklemisti. Artik Ansan basta blok satisa sunulabilirdi. Bu model daha sonra Ansan'i takip edecek olan Çitosan ve Usas özellestirmelerinde de basari ile uygulanacakti.

Toplantiyi takip eden günlerde Coca Cola ekibi neredeyse TEB'de yasamaya basladi. Ansan'in Coca Cola'ya da satilabilecegi gayri resmi olarak duyuruldugundan onlar da Coca Cola'nin tesise talip olabilecegini ihsas etmeye baslamislardi. Satin alma niyetinin yaninda böyle bir satisin Türkiye'ye saglayacagi faydalari ballandira ballandira anlatiyorlardi.

Coca Cola'nin Ansan hakkinda düsünceleri böylece ortaya çiktiktan sonra 1 Haziran 1988 tarihinde Coca Cola yetkilileriyle TEB'de bir toplanti yaptik. Bu toplantiya Coca Cola'nin özel hukuk müsaviri olan Prof. Dr. Fadil Cerrahoglu da katildi. Coca Cola'nin bu toplantida gündeme aldigi bes önemli madde vardi. Ingiliz özellestirmelerinde ilk defa kullanilan ve sahibine genis yetki veren "Altin Hisse", Ansan özellestirilmesinde kullanilmak isteniyordu. Altin Hisse'nin yetkileri belli bir süre sonunda halka açilma gerçeklestirilmezse ve Coca Cola tesise yatirim yapmaz veya yeni tesis kurmassa kullanilacakti. Altin hisse yerine Coca Cola'cilar satis sözlesmesinin bu hususlarin gerçeklesmesini saglayacak bir biçimde hazirlanmasini istiyorlardi. Basindan beri kurulmasini istedikleri Samsun ve Trabzon tesislerinin Ansan bünyesinde kurulmasina bir itirazimizin olup olmayacagini soruyorlardi. Ansan'in pazarlama sirketi olan Meda ile ilgilenmediklerini de açikliyorlardi. Halka açilmada hisse senetlerinin, aradan geçen süre zarfinda deger kazanmasi halinde bu kâri paylasmaya hazirdilar. Üzerinde ciddiyetle durduklari bir konu satin alma protokolünün yapimindan sirketin tüm formaliteler tamamlanip mülkiyetinin Coca Cola'ya intikal etmesine kadar geçecek zamanda fiyatin TL olarak dondurulmasiydi. O tarihlerde TL dolar karsisinda devamli olarak önemli ölçüde deger kaybediyordu. Tesise Dolar ödenmesi halinde her geçen gün tesisin fiyati TL olarak artacakti. Eger fiyat TL olarak tespit edilirse ödenecek dolar her geçen gün biraz daha küçülecekti. Fiyat dolar olarak konusuluyorsa da esas ödeme kurallara göre, TL olarak yapilacakti. Satin alma tarihi ile ödeme tarihi arasinda bürokratik islemler nedeniyle zaman geçecekti. Bu nedenle Coca Cola satis protokolünün imzalanmasiyla birlikte ödeyecegi TL'yi dondurmak istiyordu.

Ayni toplantida uzun uzun degerlendirme metodu konusuldu. Coca Cola'cilar 16 milyon dolarlik degere nasil ulastigimizi anlamaya ve model hakkinda mümkün oldugu kadar detayli bilgi almaya çalisiyorlardi. Fiyatin yüksekligini pazar potansiyeli ve onlardan aldigimiz bilgilere göre yaptigimiz 1988 yili projeksiyonlariyla izah ediyorduk. 1988 yilinin  kârli ve bundan sonraki yillarinda çok kârli yillar olacagina güvendigimizden bahsediyorduk. Toplantinin sonuna dogru Nora yetkililerinin ziyaretini konustuk. Nora'nin iki yetkilisi ve bir Amerikali danisman 15 Haziranda Ankara'ya gidecekler, bir gün Ansan'da inceleme yapacaklar, ikinci gün TKKOIB'de Cengiz Israfil'i ziyaret edeceklerdi. Coca Cola Nora'nin ziyaretine hiç önem vermiyordu. Coca Cola artik alici olarak ortaya çikmis, kuvvetine, kudretine ve ismine güvenerek makul bir fiyattan Ansan'i satin almaya kararli oldugunu belirtmisti. Ansan'i satin almalari yeni global stratejilerine uygun düsüyordu. Nora için ugrasmalarina gerek kalmamisti. Taktik olarak biz bu oldu bittiyi hemen kabul edemezdik, zira Coca Cola için makul fiyat bizim için felaket bir fiyat olabilirdi. Nora'nin ziyaretine çok kiymet veriyormus gibi davranarak Coca Cola'cilarda biraz rahatsizlik yaratmaya muvaffak olduk. Devamli olarak Nora'ya yapilacak bir blok satisin kamuoyuna kolaylikla izah edilebilecegini söylüyorduk. Coca Cola'ya yapilacak bir satisin ise kamuoyunda, çok uluslu bir dev olmasi nedeniyle devletin malini büyük sirketlere ucuza satilmasi seklinde yorumlanabilecegini defalarca tekrarladik.

15 Haziran 1988 tarihinde Ankara'da Nora temsilcileri ve Cengiz Israfil arasinda, TEB'i benim ve Aygen Tat'in temsil ettigi bir toplanti yapildi. Nora'yi mesrubat bölümü baskani Mr. Dvergsten, mesrubat bölümü müdürlerinden Mr. Sagboard ve Mr. Overend adinda bir danisman temsil ediyordu. Mr. Overend'in danismanlik konusu Coca Cola fabrikalarinin satislariydi. Dünyanin çesitli yerlerinde satilan Coca Cola fabrikalarinin fiyatlandirilmasinda, satis anlasmalarinin yapilmasinda ihtisas sahibiydi. Esas is görüsmeleri ertesi gün Istanbul'da yapildi. Bu toplantida Ansan için istedigimiz fiyati, hisselerin en fazla % 88'ini satabilecegimizi, satacagimiz miktarin en fazla %67'sini ellerinde tutabileceklerini, yakin bir gelecekte Samsun veya Trabzon'da bir ikinci fabrika kurmalarini isteyecegimizi söyledik. Cevaben Mr. Overend Ansan'a  ödemeye hazir olduklari fiyatla ilgili bir açiklama yapmayacaklarini, yeni fabrika kurmanin yeni bir yatirim gerektirdigini, genelde Ansan'in bir yatirim zincirinin ilk halkasi olarak gördüklerini ve yeni yatirimlarin sirasi gelince yapilacagini söyledi. Halka açilma fikrine tamamen karsi olduklarini çünkü bu hisselere ilerde alici bulup bulamayacaklarindan emin olmadiklarini ilave etti. Coca Cola'nin siseleme anlasmasini iptal etmesi halinde hisse senetlerinin degerinin çok düsebileceginden korkuyorlardi. Bu taktirde hisse senetlerini pahali alip çok ucuza satarak zarar edeceklerdi. Halka arz edecekleri hisse sayisi sinirliydi. Sinirli sayida hisse senedi ile spekülasyon  yapmak kolay oldugundan devamli borsa operasyonlarini izlemek icap edecekti. Ansan büyümesi gereken bir tesisti. Halka açik bir sirket haline gelince elde edilen kârin yatirimlara tahsisi zorlasacakti. Bütün bunlara ragmen hisse basina ödenen dolar fiyatina makul bir kâr payi ilavesiyle bir hisse satis fiyati bulunabilir ve bu fiyattan halka açilma islemlerine baslanabilirdi. Halk fiyati yüksek buldugu taktirde satistan vaz geçilirdi. Eger TEB ve TKKOIB halka tahsis edilecek hisselerin bir yatirim fonuna  satilmasi kabul ederlerse Nora bir miktar hisseyi belli bir süre sonunda küçük bir kârla fona devretmeyi kabul edebilirdi.

Nora'nin esas itirazi Ansan için istenilen fiyataydi. Fiyatin yanlis tespit edildigini iddia ettiler. Tesisin kagit üzerinde ilerki yillara ait kârliligi iyi görünüyordu. Ama yapilmasi elzem bir yigin yatirim vardi. Büyüme ve üretim artisi ucuza mal edilemezdi. Geçmis senelerde hem cam hem Pet sise temininde sorunlar olmustu. Tüm yatirimlar yapilsa bile yine sise sikintisiyla karsi karsiya kalinabilirdi. Türk ekonomisinin inisli çikisli bir yolda olmasi gelecekte tahakkuk etmesi beklenen kârlari tehlikeye atiyordu. Tesisi satin almak için dolar ödeyecekler, karsiliginda Türk lirasi kazanan bir tesis alacaklardi. Bizim istedigimiz fiyati ödemeye hiç niyetleri ve imkanlari yoktu.

Bütün bu konusmalari Nora'nin danismani Mr. Overend yapmisti. Profesyonel danismanligin verdigi rahatlikla tüm düsüncelerini ortaya koymus ve aslinda bizim de farkinda oldugumuz dezavantajlari siralamisti. Istenilen fiyatin fazla oldugunu dünya üzerinde son zamanlarda satilan Coca Cola fabrikalarindan örnekler vererek ispatliyordu. Uluslararasi satis fiyatlari üretilen kasa basina bir deger biçilerek tespit ediliyordu. Bizim istedigimiz fiyat kasa basina dünya üzerinde geçerli olan fiyatin hayli üzerindeydi. Bizim degerlendirmemizin yanlis oldugunu ispat edecek bir çalismanin en kisa zamanda gönderilecegini söyleyerek konuyu toparladi. Yeniden görüsme dileklerimizle toplanti son buldu.

Hakikaten birkaç gün sonra Mr. Overend bir  çalisma gönderdi. Bu çalismaya göre Ansan'in en yüksek degeri 6 milyon dolardi. Artik Nora ciddi bir alici olarak kabul edilemezdi. Tek ciddi alici  Coca Cola'ydi. Nora'nin Coca Cola tarafindan Ansan'in fiyatini düsürmek için özellikle Türkiye'ye getirildigini bile düsünür olmustuk. Aradan zaman geçip daha sakin bir biçimde düsününce Nora'nin olayi profesyonelce, Coca Cola'nin etkisi altinda kalmadan degerlendirdigini ve amaçlarinin ucuz bir fabrika almak oldugunu anliyorum. Daha önce de belirttigim gibi profesyonel bir danisman kullanan Nora, kendi stratejisine uygun bir degerlendirme yapmis ve yine kendisi için makul bir fiyati önermisti. Kullandigi danisman çok tecrübeliydi. Satis gerçeklestigi taktirde Nora'da veya Ansan'da görev almayi düsünmüyordu. Ansan'in satin alinmasi kendisi için bir kisisel zafer olmayacakti. Bu nedenle degerlendirmesini son derece realist bir biçimde yapti. Bizle olan münasebetlerini devam ettirmesine gerek yoktu. Bu nedenle hiç politika yapmadan görüslerini son derece yalin bir biçimde sundu. Daha önce bu tip olaylar yasamis oldugu için ülkemizde fabrika alanlarin veya satanlarin yaptigi psikolojik hatalari yapmadi; sirin gözükmeye çalismadi. Bizde bu tip alis, verise girenler genellikle tek baslarina hareket ederler. Hayatlari boyunca ancak birkaç kez benzer olaylar yasayacaklari için tecrübeleri kisitlidir. Danisman kullanmak aliskanligi olmadigindan zarara ugramalari olasiligi epeyi yüksektir. Öte yandan konusulan fiyatlarin yaninda ödeyecekleri danismanlik ücretleri son derece mütevazi, danismani dogru seçtikleri taktirde kazançlari astronomiktir. Son yillarda is adamlarimizin danismanliga daha olumlu yaklastiklari görülmektedir. Artan bir siklikla is adamlarimiz kendilerinin hiç yasamadigi ortamlarda daha önce bu ortamlarda tecrübe edinmis uzmanlarin yardimini istemeye baslamislardir.

Nora temsilcileriyle olan toplantimizin bizim için olumlu geçmedigi hemen Coca Cola yetkililerine bildirilmisti. Anlasma imkaninin bizim açimizdan ortadan kalkmasindan sonra 6 Temmuz 1988 tarihinde Coca Cola International'dan gelen Pat Manolly adli bir uzmanin istirakiyle Dr. Fadil Cerrahoglu'nun yazihanesinde, Coca Cola'nin ilk defa resmen alici olarak masaya oturdugu  bir toplanti yaptik. Coca Cola isi çabucak bitirmek istiyordu ve bu amaca yönelik bir program yapmisti. Bu programa göre hemen sirketin denetimine baslanacak, TKKOIB ile 15 Agustos'ta bir protokol imzalanacakti. Denetleme 31 Temmuz itibariyle 1 Eylül tarihinde bitirilecek ve DPT Yabanci Sermaye Dairesine müracaat edilecekti. Iznin alinmasiyla birlikte is bitirilecekti. O güne kadar ilgilenmedikleri MEDA da paketin  içinde olacakti. Altin Hisse mevzuunda birtakim tereddütleri vardi. Fadil Cerrahoglu Altin Hisse'nin faydalarina inanmiyordu. Altin Hisse'nin  TKKOIB'ye bir yarar saglamayacagini, satis anlasmasina konulacak bazi maddelerle TKKOIB'nin her istedigi konuda kendini emniyete alabilecegini iddia ediyordu. Coca Cola'nin nasil büyümeyi arzuladigini, eski makineleri modern makinelerle degistirme geregini ve yatirim maliyetinin çok yüksek olacagini bir defa daha dinledikten sonra halka açilacak hisse miktariyla ilgili konulari görüstük. Ertesi gün Altin Hisse konusunda TEB'in tecrübeli hukuk müsaviri Yusuf Kamil Eyüplü beyle bir toplanti daha yapildi. Bu toplantida Altin Hisse yerine bazi protokollerle yetinilmesinde kanuni bir sakinca olmadigi anlasildi. TKKOIB'nin istedigi halka açilma orani da % 21 olarak ifade edildi. Halka açilmada kullanilacak fiyat konusunda bazi tartismalar oldu. Coca Cola halka açilmada kullanacagi fiyatin hemen tespitini istiyordu. Bizde ilerde meydan gelebilecek degisikliklerin ne gibi olaylara yol açacaginin bugünden bilinmesine imkan olmadigini savunuyorduk. Bütün çabalarimiza ragmen halka açilma konusunda bir ilerleme saglayamadik. 11 Temmuz tarihinde Atlanta'da patronlarla bir degerlendirme yapan Pat Manolly tekrar Istanbula geldi ve ayaginin tozuyla bize son tekliflerini getirdi. Pat, Coca Cola'dan aldigi talimatlara uygun olarak halka açilmada para kaybetmek istemediklerini, hisseler için ödenen bedele  her yil için % 9 faiz tahakkuk ettirerek bir hisse satis fiyati hesaplayacaklarini; bu fiyata, halka açilmak için yapacaklari çesitli masraflari da ilave edeceklerini, eger hisseler bu fiyattan daha yüksek bir fiyatla satilirsa  bu farki TKKOIB ile yari yariya paylasmaya hazir olduklarini, halka açilma tarihini satistan en az iki buçuk yil sonrasi olarak düsündüklerini, halka açilacak hisse nispetinin en fazla % 10 -%15 civarinda olmasi gerektigini ve halka açilmanin tamamen kontrollarinda yapilmasini istediklerini açikladi. Ansan, kasa basina 60 cent kâr eden, bilançosuna göre zararda olan, isletme sermayesini yitirmis bir firmaydi. Coca Cola Ansan'in %88'i için çesitli çalismalarin sonucunda 10,1 milyon dolar deger biçmisti. Bu fiyatin TL karsiligi, 11 Temmuz günü geçerli olan kur üzerinden dondurulacakti. Eger halka açilacak oran % 10 ila % 15 arasinda bir nispette olursa buna karsilik fiyatlarini 10,6 milyon dolara yükselteceklerdi. Coca Cola yetkilisine göre degerlendirmede bazi kabuller yapilmisti. Kullanilan parametreler büyüme hizi, enflasyon, kâr marjlari, yatirim ihtiyaci ve Türk vergi kanunlarinin getirdigi yükümlülüklerdi. Durumu statik bir biçimde degerlendirmemislerdi. Büyüme stratejisi unutuldugu taktirde daha yüksek fiyatlara ulasilmasi mümkün olmakla beraber böyle bir degerlendirme Ansan için söz konusu olamazdi. Önümüzdeki yillarda Ansan'a ciddi yatirimlar yapilacakti. Coca Cola'nin teklif ettigi fiyat 1987 yili net gelirinin 16 katiydi. Dünya üzerinde satilan Coca Cola fabrikalarinda bu çarpan alti ila sekiz arasinda degisiyordu. Kisaca uluslararasi fiyatlara göre Ansan için rayiç bedelin tam iki katini teklif ediyorlar, bu sekilde Türkiye'ye ve Ansan'a duyduklari güveni belirtiyorlardi. Yaptiklari incelemeye göre Istanbul Menkul Kiymetler Borsasi araciligiyla yapilacak bir halka açilmada elde edilecek gelir 1987 net gelirinin iki buçuk kati civarinda olacakti.

11 Temmuzda toplantiya devam edildi. Fiyati pazarlik yoluyla artirma çabalarimizin artik netice vermeyecegini görmeye baslamistik. Bu nedenle 11 Temmuz toplantisinda halka açilma, altin hisse ve Meda'nin satisa dahil edilip edilmeyecegi gibi konularda konusmayi tercih ettik. Yabancilarin Mergers/Acquisitions dedigi olayi dünya çapinda, çok tecrübeli, çok uluslu bir sirketle karsilikli yasamaya baslamistik. Gerek Mr. Overend'in yaklasimlari, gerekse Coca Cola'nin net gelirden hareketle yaptigi degerlendirmeler bizim için ögrenilmesi gereken yeniliklerdi. Bir müzakere taktigi daha gözlemistik: önce fiyati açiklamak , bu fiyatin satici tarafindan içine sindirilmesi için tali meseleleri hemen masaya getirmek, saticinin düsünmeden hayir demesine firsat birakmamak. 12 Temmuz günü ben ve Aygen Tat yeniden Ankara yolundaydik. Bülent Gültekin'e Nora ve Coca Cola toplantilarinda olanlari en ince detayina kadar anlattik. Meda'nin satis problemi hemen halloldu. Coca Cola almakta israrli oldugu taktirde Meda'yi satacaktik. Ayri ayri satilmalari daha önceden imzalanmis olan bayilik anlasmasi nedeniyle zor, hatta imkansizdi. Esas problemimiz Coca Cola'yi teklif ettigi fiyati artirmaya zorlamak için bir yol bulmakti. Yeni bir strateji uygulamadigimiz taktirde Coca Cola'nin fiyatini artirmayacagi asikârdi. Her seye ragmen fiyati yükseltebildigimiz ve Ansan'i bir gazoz fabrikasi olarak satmaktan kurtuldugumuz için çok memnunduk.

Bülent Gültekin'le yaptigimiz görüsmede, tesisi 14 milyon dolar civarinda bir fiyata satmaya çalismayi kararlastirdik. Türkiye mesrubat sanayinin gelismesi, Coca Cola'nin ismi ve Ansan'in hitap ettigi pazarin büyüklügünü göz önünde tutarak yaptigimiz birkaç görüsme neticesinde fiyati 10,3 milyon dolara kadar çikarmistik. Coca Cola'nin fiyatini %20-%30 civarinda artirabilirsek son derece basarili bir satis gerçeklestirecektik. Bülent Gültekin hisselerden bir bölümünün halka satilmasinda israrliydi ve bu konuda hiçbir taviz vermeyecegini belirtti.

Tesis satislarinda müsteri bulmak için basvurulan yollardan biri  gazetelere ilan vererek satistan ilgilileri haberdar etmektir. Ülkemizde bu tip ilanlar genellikle iflas etmis sirketlerin icra yoluyla satilan tesisleri için icra dairelerince yapilir. TKKOIB bir kamu kurulusu oldugu, bu nedenle satis islemlerine seffaflik kazandirma gerekçesiyle, biraz da Coca Cola'yi telaslandirmak için yurt içi ve yurt disi bazi gazetelere ilan vermeye karar verdik. Ilgilenenlere gönderilmek üzere Ansan ve Meda hakkinda bir brosür hazirlayacaktik.

Ankara'dan döndügümüz gün Coca Cola'cilarla bitmek tükenmek bilmeyen toplantilarimizdan birini daha yaptik. Toplantida konusulanlari özetledik. Bülent beyin fiyati begenmedigini anlattik. Gazetelere ilan vermek ve bu sayede içerde ve Avrupa'da müsteri arama fikri onlari çok telaslandirdi. Bülent beyin önerdigi taktik basarili olmus, kendisini rakipsiz gören ve ise bitmis gözü ile bakan Coca Cola bir anda baska alternatiflerin çikabilecegini anlamisti.

Coca Cola ile olan görüsmelerden hemen sonra bizim hazirladigimiz ve TKKOIB'nin onayladigi ilan metinleri üç yerli ve iki yabanci gazetede nesredildi. Bu ilanlar üzerine bankaya 18 basvuru oldu. Basvurularin 11 tanesi yerli, yedi tanesi ise yabanci yatirimcilardan geliyordu. Yabanci sirketlerin çogu önemli sirketler degillerdi. Türk firmalarinin arasinda ise mesrubat siseleyen ve meyve suyu üreten sirketler vardi. Bizi en çok sevindiren husus Türkiye'de Coca Cola lisansiyesi olan bir sirketin Ansan'a olan ilgisiydi. Coca Cola, ikinci ciddi rakip karsisinda iyicene sasirmis ve paniklemisti. Ansan için hazirladiklari ve tatbik etmeye çalistiklari zamanlama artik geçerli degildi. Satisla ilgili yeni bir zamanlama gazete ilanlarinda açiklanmisti. TEB'e basvuran her firmaya Ansan ve Meda'yi tanitici bir brosür gönderildi. Brosürde Ansan ve Meda'nin hukuki durumlari anlatiliyor, bina, makine ve teçhizat hakkinda bilgi veriliyor, Coca Cola ile olan anlasmanin önemli noktalari açiklaniyordu. Ayrica 1986 tüm yil, 1987 yili içinse dokuz aylik mali durumla ilgili mali denetim raporlari brosürün içinde yer aliyordu.

Agustos ayi çesitli toplantilarla geçti. Ayni mevzulari konusmaktan, ayni bilgileri vermekten artik usanmistik. 1 Eylül tarihinde Meda'nin satisiyla ilgili tüm engeller ortadan kalkti. 4 Eylül günü tekliflerin nereye, ne sekilde verilecegini ve teklif vereceklerden istenecek teminati Avukat Ahmet Pekin'le kararlastirdik. Bu arada ortaya önemli bir hukuki sorun çikti. Biz TEB olarak TKKOIB'ye verdigimiz raporda Ansan'in degerinin 15 milyon dolar oldugunu belirtmistik. Tesisi bu fiyatin altinda satmanin ilerde doguracagi çesitli mahsurlar oldugu gibi satisi yapanlar aleyhine kanuni takibat yapilmasini gerektirecek olaylar meydana gelebilirdi. Satis ancak müsterilerin bu fiyata çok yaklasmasiyla gerçeklesebilirdi. Eger bu fiyata yaklasilmadigi taktirde her müsteriyle bir kere daha görüsüp o ana kadar teklif edilen fiyatin üzerine çikmasi için bir sans vermek mecburiyetindeydik.

Ansan brosürlerinin dagitimindan sonra 14 sirketle resmen görüstük ve bilgi verdik. Bu görüsmeler sonucunda yurt disina satis yapamayacagimizi iyicene anladik. Basvuranlar tam bir kelepir ariyorlardi.

Alinan teklifler 1 Ekim 1988 Cumartesi günü Bülent Gültekin'in baskanliginda degerlendirdik. Bes firma teminat yatirmis ve teklif vermislerdi. En yüksek teklif Coca Cola'nin teklifiydi. Ancak bunun arkasindan hemen bir Türk Coca Cola siseleyicisi geliyordu.

Ankara'da bir toplanti yaparak herkese Coca Cola'nin fiyatini açiklamayi ve bu fiyati geçecek bir sekilde yeni bir teklif yapmalarina olanak saglamayi düsündük ve bu toplantiyi gerçeklestirdik. Bu toplanti epeyi hararetli geçti. Bazi firmalar takip edilen metodu benimsemediklerini, kendilerini asagilanmis saydiklarini söylediler. Coca Cola'cilar da bu toplantidan nasiplerini aldilar ve Bülent Bey onlara tekrar fiyat artirmayi düsünmelerini saglik verdi. 24 saat sonra Ansan ve Meda hisselerinin %88'i 12 milyon 500 bin dolara Coca Cola'ya satildi. Tesisin % 100'ünün satis fiyati 14 milyon 204 bin dolara geldi.

Su anda Ansan'i Coca Cola isletiyor. Herkesi memnun eden bu satis, bence, blok satisin çok iyi bir örnegi. Idare büyük yatirim gereksinmesi olan fabrikayi çok iyi bir fiyatla satti. Yakin bir gelecekte hisselerin %15'i halka intikal edecek. Muhakkak Coca Cola yeni yatirimlari ya yapti, ya da planladi. Tesis tam anlamiyla özellesti, çok dinamik bir sirketin eline geçti. Devlet gazozculuktan kurtuldu, özellestirmenin ana gayesi tahakkuk etti.

Çitosan Özellestirmesi


© Dundar Aytar, dundaraytar@yahoo.com