Petkim Özellestirme Çalismalari

Özellestirme Master Planinda öncelikli KITler arasinda olmamasina ragmen Petkim'in  basarili bir sekilde toparlanmasi, hizla borçlarini ödemesi bir anda Petkim özellestirmesini gündeme getirmisti. Petkim, ilerki yillarda yapacagi yatirimlari ve gerekli modernizasyonunu tespit etmek amaciyla Ingiliz Chemical Systems firmasina bir etüt yaptirmis, bu etüdün neticelerine göre de bir yatirim ve modernizasyon programi hazirlayarak onay için yetkili mercilere sunmustu. Petkim yöneticileri pazarlama ve yönetim konularinda da bazi yenilikler yapmak istiyorlardi. 1987 yilinin sonuna dogru çok basarili bir KIT yöneticisi olan Dr. Faruk Yagiz, Çitosan'dan Petkim'in basina getirilmisti. Bu arada Petkim'in hisse senetleri TKKOIB'ye devredilmis ve kanuni olarak özellestirilmesine bir mani kalmamisti. O tarihlerde Petkim bünyesinde üç anonim sirket barindiran bir holdingdi. Alpet, Yarpet ve Petlas. Halka açilmadan önce reorganize edilen Petkim gerek bilanço büyüklügü, gerek tesislerinin kiymeti ve ürettigi mamuller bakimindan Türkiye için çok önemli bir kurulustur.

Yarpet, Yarimca'da kuruludur. 1967 yilinda insasina baslanmis ve 1973 yilindan itibaren kisim kisim devreye alinmis, nispeten eski ve kapasite olarak küçük bir tesistir. Bazi ünitelerinde kullanilan teknoloji oldukça demodedir.

Alpet'in kurulusuna baslama tarihi 1976'dir. Izmir, Aliaga'da son derece genis bir arazi üzerine kuruludur. Yarpet'in aksine genisleyecek araziye sahiptir. 1983 yilindan itibaren üniteleri peyderpey devreye alinmistir. Konusunda dünyanin hatiri sayilir tesislerinden biridir. Her iki petrokimya  kompleksi, petrol rafinerilerinin yanina kuruldugundan ana ham maddelerinin temininde bir sorunla karsilasilmamaktadir. Petlas, Kirsehir'de kurulu, yilda 1 milyon 200 bin lastik üretebilecek bir tesistir. Kurulusu epey sancili olmustur.

Petkim özellestirme islemlerine baslamadan önce önemli bir degisiklik geçirdi. Yönetim kurulu baskani olarak Dr. Ali Nail Kubali atandi ve yönetim kurulu piyasa ekonomisini anlayan ve gereklerini uygulayabilecek kisilerden meydana gelecek sekilde yenilendi. Dr. Kubali uzun yillar çok önemli bir özel sektör kurulusunda ciddi görevler üstlenmis, Türkiye içinde ve disinda sevilen, sayilan ve takdir edilen bir is adami ve ekonomisttir. Dr. Faruk Yagiz'la birlikte çok iyi bir ekip olusturacaklarindan ve Petkim'i çok iyi yerlere getireceklerinden, o tarihlerde kimsenin süphesi yoktu. Nitekim Dr. Kubali yönetiminde Petkim çok iyi yerlere geldi.

1988 yilinin baslarinda henüz Petkim için bir danisman banka atanmamisti. Yil içersinde danismanlik ihalesi açilacagi bilindiginden bu isle alakali yabanci bankalar kendilerine ortak olarak güvenilir ve tecrübeli bir banka ariyorlardi. Benim TEB'de çalismaya baslamamdan evvel Ingiliz Samuel Montagu bankasi temsilcileriyle bazi temaslar yapilmisti. TEB, Türk özellesmesinde önemli görevler üstlenmis bir bankaydi. Artik çalisacagimiz yabanci bankayla birlikte esit sartlarda hakiki bir ortaklik kurabilirdik. Samuel Montagu, Midland Bankasinin sahibi oldugu bir yatirim bankasidir. Ingiliz özellestirme programinda çok basarili isler yapmis, konusunda tecrübeli ve Avrupa'da taninmis bir bankadir. Ilk görüsmeler yapilirken Samuel Montagu Ingiliz Demir Çelik Endüstrisi Kurumununun (British Steel) özellestirme görevinden sorumluydu. Ayrica Yeni Zelanda dahil olmak üzere pek çok ülkede özellestirme konularinda danismanlik yapmisti. Uzun bir süredir Türk özellestirme programinda bir is almayi istiyordu. Özellestirme Master planinin ihalesi sirasinda TSKB'yi ziyaret ederek tanismislar ve daha sonraki islerde birlikte çalisma niyetlerini ifade etmislerdi. Ancak Samuel Montagu'nun bir dezavantaji Türkiye'de taninmamasiydi. Midland bankasi ise Türkiye'de Istanbul ve Ankara'da ofisleri olan ve son yillarda otoyol finansmanindan THY finansmanina kadar çok mühim isler yapmis olan bir bankaydi. Bu nedenle Petkim çalismalari Samuel Montagu'nun gerek TEB gerek Midland temsilcileri tarafindan TKKOIB'ye tanitilmasiyla basladi. 24 Subatta Samuel Montagu hakkinda Ankara'ya bilgi verdik ve daha sonra bu bilgileri taze tutmaya çalistik. 20 Nisanda Londra'ya giderek bu projenin sorumlusu olan Mr. Arnold Shipp'le görüstük. Isi almamiz halinde beraber çalisacagimiz John Sleeman ve Dennis O'Connor'la tanistik. Daha TKKOIB isin tarifini bankalara dagitmamis oldugundan ancak projeyi kaba hatlariyla konusabildik. O siralarda Petkim'in en önemli sorunlarindan biri olarak dis borçlar görülüyordu. Dis borçlarin konsolidasyonu, yeniden takvime baglanmasi ve isletmeyi zorlamayacak bir geri ödeme düzenine kavusturulmasi üzerinde duruluyordu. Petkim bilhassa Alpet'in kurulusunda büyük dis borçlar almis ve borç ödemeleri mali bünyeyi 1987 yilinda sarsmisti. Ancak 1988 ve onu takip eden yillarda ihracatini, dünya konjonktüründen de faydalanarak artirmis ve borçlarinin büyük bir kismini bir çirpida ödemisti. Projede çalismaya basladigimizda dis borçlarin önemli bir etken olmadigini anladik.

6 Haziran günü TKKOIB bir mektupla bazi bankalara müracaat ederek Petkim'in özellestirilmesi için teklif istedi. Petlas bu çalismalara dahil edilmeyecekti. Bu mektuplar yabanci bankalara yazilmis, ancak yabanci bankalarin Türk bankalarla müsterek çalismalari gerektigi belirtilmisti. Bu mektuba ek olarak Petkim, Alpet, Yarpet ve Petlas hakkinda bilgi içeren bir tanitim dokümanida gönderilmisti.

Davet mektubunda yapilacak is teknik, pazarlama ve mali konularda derinlemesine inceleme yapmak, teknik ve pazarlama konulariyla ilgili master plan hazirlamak, finansal konularda yenilikler getirmek ve sermaye yeterliligini tartismak, yönetimi yeniden organize etmek, kapasitenin artirilmasi ve dar bogazlarin ortadan kaldirilmasi için bir yatirim programi hazirlamak ve özellestirme için gerekli hazirliklari yapmak ve özellestirmeyi gerçeklestirmek olarak tarif ediliyordu. Bu çok kapsamli bir isti. Yönetimin ve pazarlamanin yeni bastan reorganize edilmesi arti Petkim gibi konusunu iyi bilen bir sirkete teknik danismanlik yapabilmek için bu konuda uzman, kendini kanitlamis yabanci danismanlarin uzun süreli çalismasina ihtiyaç vardi. Yabanci yönetim danismanlarinin da çok yüksek ücretlerle çalistiklari bilindiginden tüm danismanlik için verecegimiz teklifin mali portesinin çok yüksek olmasindan korkuyorduk. Isin sonunda, tüm hesaplar görüldükten sonra bankalara büyük bir para kalmayacagini bilmemize ragmen bu isi almayi çok istiyorduk.

Samuel Montagu yaptigi çalismalar sonucunda Ingiltere'nin en ünlü teknik firmalarindan biriyle, John Brown'la ve yine önemli bir isim olan Price Waterhouse Management Consulting ile ön anlasmalar yapti. John Brown 1837 yilinda kurulmus bir mühendislik firmasidir. Dünya üzerinde pek çok yerde, bilhassa petrokimya tesislerinde, anahtar teslim tesis kurmaktan sadece tasarim projelerinin hazirlanmasina kadar görev yapmistir. Price Waterhouse ise taninmis denetim firmalarindan biridir. Denetim sirketleri genellikle yan kuruluslari araciligiyla yönetim danismanligi da yapmaktadirlar. Price Waterhouse Türkiye'de aktif bir organizasyona sahip oldugundan ilave bir avantaja da sahipti. Özellestirmeye çok önem verdiginden diger yönetim danismanlarinin aksine önemli Ingiliz özellestirme projelerinde de görev almisti. Ayrica bu proje için Ankon firmasiyla is birligi yapacaklardi. Ankon, daha önce Türban'in özellestirmesinde çalistigindan Türk özellestirmesi hakkinda bilgiliydi. Ayrica yöneticisi, Ahmet Müderrisoglu, Master Plan çalismalarina aktif olarak katildigindan özellestirme ile ilgili olarak çok genis bir tecrübe sahibi olmustu.

Ücretimizi makul seviyelerde tutabilmek amaciyla teklifimizi üç etapli olarak vermeye karar verdik. Birinci etapta yapilacak isi özellestirme alternatiflerinin tespit edilmesi olarak açikladik. Özellestirme stratejisi, özellestirme tarihinde yurt içi ve yurt disi finansal piyasalarin ve Petkim'in mali durumuna; Petkim'in teknik özelliklerine; iç ve dis talebi karsilamak amaciyla yapmasi gereken yeni ve dar bogaz giderici yatirimlara; kisa ve orta vadede iç pazar, dis pazar ve ithal ikamesi hedeflerini optimize edecek pazarlama tedbirlerinin alinmasina; Petkim'in rakiplerinin durumuna, ve özellestirmeden sonra Petkim'in ürün satis fiyatlarina bagli olarak tespit edilecekti. Ilave olarak is basindaki yönetimin özellestirme islemlerini basariyla tamamlayabilecek sekilde organize edilmesi lazimdi. Bütün bunlari yapabilmek için de Petkim'in teknik, mali, pazarlama ve yönetim    özelliklerinin tespiti gerekiyordu. Ikinci etap hükümet özellestirme  stratejisini seçtikten sonra baslayacakti. Bu etapta kararlastirilan özellestirme stratejisinin tatbiki için gerekli düzenlemeler yapilacak, son etapta ise özellestirme gerçeklestirilecekti.

Hazirlanan dokümanlarin TKKOIB'ye verilmesinden sonra 27 Haziranda Londra'ya giderek müstakbel ortaklarimizla bir toplanti yaptik. Bilhassa John Brown mensuplari bizi çok etkiledi. Ortaklarimizla birlikte bu karmasik projenin altindan kalkabilecegimize güvenmeye basladik.

Teklifimizi verdikten bir süre sonra, 21 Temmuz 1988 tarihinde Cengiz Israfil imzali bir mektupla teklifimizin revizyonu istendi. Bu mektuba 8 Agustos 1988 tarihinde Arnold Shipp cevap verdi. Bu tarihe kadar TKKOIB ve Petkim yetkilileriyle yaptigimiz görüsmelerde teknik is planindan memnun olmadiklarini anlamistik. Petkim'in elinde bir yatirim programi vardi. Bu programin hemen gözden geçirilmesini, uygun görüldügü taktirde vakit kaybetmeden uygulamaya geçilmesini istiyorlardi. Bazi yerli ve yabanci sirketler de çesitli is birligi ve ortaklik teklifleriyle Petkim'e basvurmuslardi. Petkim bu tekliflere müspet veya menfi bir cevap vermek istiyordu. Yeni is teklifimizi bu istekler dogrultusunda hazirladik. John Brown, tesislerde vakit geçirmeden bir inceleme yaparak fazla finansal harcamaya ihtiyaç göstermeyen bazi yatirimlari tespit edecek ve bunu Petkim'e bildirecekti. Bu çalismalarin devami sirasinda Chem Systems'in raporu gözden geçirilerek, tatbikinde özellestirmeyi engellemeyecek yatirimlarin baslamasi için Petkim'e onay verilecekti. Teknik çalismalar mümkün oldugunca çabuk bitirilecek ve Petkim'in degerini arttirici yönde olacaklardi.  Petkim'e yapilan is birligi teklifleri en kisa sürede degerlendirilecekti. Alpet ve Yarpet'in fabrikalarindan bazilarinin  gruplandirilmasi ve gruplarin ayri ayri özellestirilmesi fikri incelenecekti. Birinci etap çalismalarinin sonunda TKKOIB'ye özellestirme stratejisi, iç ve dis borçlar, teknoloji, pazarlama, yönetim ile finansal planlama ve kontrol konularinda somut öneriler getirilecekti. Özellestirme stratejisi besinci ayin sonunda takdim edilecekti.

Son teklifin verilmesinden sonra aradan uzunca bir süre geçti. Eylülün basinda, 29 Eylülde Ankara'da teklifimizi açiklamamiz istendi. Apar topar Londra'ya uçarak 14 Eylülde ortaklarimizla bir toplanti daha yaptik. Bu toplantida teklifi nasil sunacagimiz konusunda anlastik. Teklifin sunusunu Arnold Shipp yapacakti. Hatirimda kaldigina göre bankaciliga baslamadan önce Arnold, Dis Isleri Bakanliginda çalismisti. Bir diplomatin tüm özelliklerine sahipti. Teknik konularda sözü John Brown'dan Peter Robinson alacak, diger mevzulari ise Price Waterhouse'dan Graham Turton anlatacakti. Toplantidan bir gece önce Ankara'da bir prova yapmaya karar verdik. 28 Eylül aksami yapmayi düsündügümüz prova uçak saatlerini iyi ayarlayamadigimizdan gerçeklesemedi. Ertesi gün erkenden kahvaltida bir ön toplanti yaptiktan sonra TKKOIB'nin yolunu tuttuk. Bu kere TKKOIB'de kendi yöneticilerine ilave olarak Petkim yöneticilerinkinde hazir bulundugunu gördük. Demek ki bu özellestirmede Petkim yöneticileri önemli roller oynayacaklar ve çalismalarin gidisatindan devamli olarak haberdar olacaklar ve hatta çalismalari yönlendireceklerdi.

Sunus konusmalarindan sonra TKKOIB ve Petkim'ciler bizi soru yagmuruna tuttular. Çalismanin her etabini bize ince ince açiklattilar, John Brown'in yapacagi çalismalari detaylandirdilar, Price Waterhouse'un çalismalarindan neler beklediklerini anlattilar. Dr. Ali Nail Kubali'nin ekibe katilmasiyla pazarlama ve yönetim sorunlari öne çikmisti. Ödenecek ücrete karsilik olarak iyi bir is bekleniyor, önerilerin tatbik edilecek nitelikte olmasi isteniyordu. Bu çalisma teorik bir çalisma olmayacak, öneriler uygun bulundugu taktirde hemen tatbik edilecek ve Petkim'in büyümesini saglamakta kullanilacakti. Danismanlar büyük sorumluluklarla karsi karsiyaydilar. Ancak her danisman elindeki imkanlari kullanarak istenilen hizmetin eksiksiz verilebilecegine de inaniyordu. TKKOIB ve Petkim yetkililerini isi yapabilecegimiz konusunda ikna ettigimizi zannediyor ve isi alabilecegimizi düsünüyorduk. TKKOIB nihai kararini verirken zorlanacakti. Rakiplerimiz tecrübeli ve taninmis bankalardi.

Nihayet karar açiklandi. Isi almistik. Bundan sonra hizla hareket etmek, bir taraftan kontrat müzakerelerini yürütürken bir taraftan ise baslama hazirliklarini yapmamiz lazimdi. Bu arada biz, danismanlarin birbirleriyle yapacaklari anlasmalari hazirlayacak, is prensiplerini, is takip metotlarini gelistirecek, danismanlarin Petkim ziyaretlerini organize edecek bir alt yapi olusturacaktik. 24 Ekim tarihinde bankada Petkim'in iki kiymetli elemani Özcan Besergil ve Selim Gümen'le bir araya gelerek müsterek çalisma esaslarini tespit ettik. Ertesi gün Ankara'da tüm danismanlar, TKKOIB ve Petkim yetkilileriyle bir toplanti daha yaptik. Bu toplantida TKKOIB fiyatimizi biraz daha asagi çekti, kontrat üzerinde ve çalisma sirasinda karsilasacagimiz pratik problemler üzerinde konusuldu. En önemli problem Petkim'in fabrikalarinin çesitli yerlerden alinan lisanslarla kurulmus olmasindan kaynaklaniyordu. Hakli olarak lisansörler kendi kurduklari tesislerde derinlemesine incelemeye müsaade etmeden önce inceleme yapacak teknik danismanla bir gizlilik anlasmasi imzalamak istiyorlardi. Bu nedenle Petkim'in birçok firma ile temasa geçip onlardan izin almasi ve alinan izin sartlarina uygun olarak John Brown'in onlara gizlilik sartlarina uyacagini belirten mektuplar göndermesi gerekiyordu. John Brown'in üstünde durdugu diger bir husus ise yapacaklari tasarim hizmetlerinin sigortalanmasiyla ilgiliydi. Dar bogaz gidermek için tavsiye edecekleri degisikliklerin sonucunda meydana gelebilecek aksiliklere karsi sigorta edilmek istiyordu. Daha dogrusu John Brown, Petkim'in istedigi limitler dahilinde garanti vermek istemiyordu. Bu meselelerin ve diger kontrat sartlarinin konusulmasindan ve bazi hususlarda anlasmaya varilmasindan sonra biz danismanlar ve Petkim yöneticileri TEB'in Ankara subesinde is tarifiyle ilgili olarak tekrar bir araya geldik. Petkim yöneticileri is tarifine yatirim programlarinin hemen gözden geçirilmesi ve müsterek yatirim teklifi yapan firmalarla ilgili tekliflerin sonuçlandirilmasini is programina dahil ettirdiler. Ellerinde çok kiymetli bir kadro oldugunu da ifade ederek bu kadronun da degerlendirilmesini istediler.

Bir gün sonra tekrar TKKOIB'de bir araya gelerek her iki dokümana da son sekillerini verdik. Geçmis tecrübelerimize dayanarak kontratin hazirlandiktan epey sonra imzalanacagini biliyorduk. Ancak is programimizi tatbik edebilmek için hemen ise baslamamiz lazimdi. Gizlilik anlasmalari ile ön çalismalar vakit alacagindan ise bankalar ve Price Waterhouse baslayacakti.

21 Kasim tarihinde Price Waterhouse'dan üç uzman ile Ankon elemanlarinin Ankara'da baslattiklari çalisma, her üç kurulustan uzmanlarin Petkim tesislerinde yaptiklari incelemelerle, müsteri ziyaretleriyle, TKKOIB ve Petkim'de tam kadroyla yapilan sayisiz toplantilarla Temmuz ayina kadar devam etti. Bu arada danismanlar çok çesitli problemlerle karsi karsiya kaldilar. Petkim'in denetimi haliyle zaman aliyordu. Denetim raporu hazir olana kadar bankalar çalismalarina baslayamadilar. Petkim bir an önce her türlü formalitesi tamamlanmis olan 10 yatirim projesi hakkinda danismanlarin onayini bekliyor, o tarihe kadar kendisine yapilan is birligi ve ortak yatirim tekliflerinin de geciktirilmeden incelenerek degerlendirilmesini istiyordu. Danismanlar, ilerde özellestirmeyi zorlastiracak yatirim ve isbirligi çalismalarinin çok iyi incelenerek tatbik edilmesi geregine inaniyorlardi. Öte yandan bu degerlendirmeyi yapacak olan John Brown, çalismalarda kendi elemanlarinin sebep verecegi muhtemel hasarlara karsi sigortalanmadigindan ve lisansörlerin izinleri alinmasinda gecikmeler nedeniyle Subat ortasina kadar Petkim'de inceleme yapacak elemanlarini gönderemedi. Bu nedenle Mart ayina kadar yapilan her toplantida agir sekilde tenkide ugradik. Biz bankalar olarak uzun süre TKKOIB'den para alamayacagimizi biliyorduk, ancak birlikte çalistigimiz sirketler ücretlerinin hemen ödenmesini istiyorlardi. Samuel Montagu büyük bir fedakarlikla her iki yabanci danismanin ücretlerini kendi kaynaklarindan ödemeye basladi, bu sekilde çalismanin aksamamasini sagladi.

Projenin baslarinda bankalar denetim neticelerini, John Brown ise problemlerinin hallini bekliyordu. Aralik ayinda aramizdan sadece Price Waterhouse dört ekiple çalismalarina hizla devam ediyordu. Petkim'in yapisini ögrenmisler ve makul bir süre içinde Petkim'de pazarlama, yönetim, finansal planlama ve kontrol sistemlerinde alinacak kisa vadeli tedbirleri tespit edebileceklerdi. Mr. Shipp ise bu çalismalarin Petkim'in özellestirme stratejisinin belirlenmesinden sonra yapilmasinda fayda görüyordu. Tesislerin gruplandirilmasi, Alpet veya Yarpet'in ayri ayri satilmalari tüm organizasyon, pazarlama ve finansal kontrol sistemlerinin yeniden yaratilmasini gerektirebilecekti. Petkim temsilcileri ise mevcut sistemlerinin daha randimanli bir hale getirilmesine çok önem veriyorlardi. Onlarin istedikleri mevcut durumun daha da iyilestirilmesiydi.

Çalismanin bir kismi sirketlerin merkezlerinde, bir kismi Petkim tesislerinde, bir kismi ise Petkim müsterilerinde, Ankara'da, Londra'da yapiliyordu. Genelde Samuel Montagu ve TEB projeye belli bir süre koymamislardi. Proje bitene kadar gerekli is gücünü bu ise tahsis edeceklerdi. Ancak John Brown ve Price Waterhouse için durum böyle degildi. Her iki sirket belli bir adam/saat üzerinden anlasma yapmislardi. Tahsis edilen adam/saat içinde isler tamamlanmadigi taktirde projenin yarim kalma ihtimali vardi. Petkim çalismanin büyük bir kisminin  kendi tesislerinde yapilmasini istiyor ve danisman adam/saatlerinin gayeye uygun bir biçimde harcanmasi için çaba sarf ediyordu. Bu nedenle uzmanlarin hangi aktivite için, nerede, ne süreyle çalistiklarinin her hafta kendilerine bildirilmesini arzu ediyorlardi. Biz de bu amaçla bir bilgisayar programi gelistirmistik. Bu program sayesinde herkesin is durumunu takip edebiliyor ve is programina uygunlugunu kontrol ediyorduk. Ancak program uzmanlarin bildirimde bulunmalari halinde ise yariyordu. Uzmanlarin zamaninda bu bildirimleri yapmalarini saglamak için Londra toplantisinda yogun bir mücadele vermek icap etti.

Ocak ayinin ortalarinda çalismanin kati is programimizi TKKOIB'ye ve Petkim'e sunduk. Bu programda John Brown, Price Waterhouse, Samuel Montagu ve TEB detayli bir sekilde, tesislerde yaptiklari ön incelemelerin isiginda neler yapacaklarini, ne gibi bir sistem gelistireceklerini ve tespit edilen problemleri nasil ve ne zaman çözeceklerini anlatiyorlardi. John Brown ön bulgularin isiginda, is programinda, tesislerde yapilabilecek bazi degisikliklerle ilgili tavsiyelerde bulunuyordu. John Brown ve Price Waterhouse'un is programlarina göre her iki sirketin danismanlik hizmetleri Nisan ayinin sonunda nihayete erecekti.

Bu arada Petkim'in de yapilan hizmetlerin takibi için mükemmel sistemler gelistirdi. Uzmanlarin kendi tesislerinde neler yaptiklarini, kimlerle konustuklarini ve hangi dokümanlari isteyip aldiklarini günü gününe takip ediyorlardi. Istenilen dokümanlar, gizlilik anlasmasina ters düsmedigi taktirde teslim ediliyor, aksi taktirde lisansörlere danisiliyordu. Danismanlara teslim edilen her yazili belgenin bir kopyasi özellestirme koordinatörlügünde toplaniyordu. Danismanlarin bir soru formu dagitmak istemeleri halinde bu form koordinatörlükçe gözden geçiriliyor, gerekirse tercüme ediliyor ve formun ne amaçla hazirlandigini anlatan bir kapak yazisiyla ilgililere dagitiliyordu. Koordinatörlük, danismanlarla yapilan her toplantinin zabitlarini muhakkak tutuyor ve bu zabitlari ilgililere dagitiyordu. Hiç bir müessesede bir danismanlik projesinin bu kadar detayli bir sekilde takip edildigine hiç sahit olmamistim. Zaman ve para kaybina mani olmak amaciyla kurulan bu sistem, örnek alinacak bir sistemdir. Genellikle Petkim yapilan çalismalardan memnundu. Petkim'de, bir projenin basarili olmasi için gerekli sartlarin en önemlisi, çalisma yapilan firmanin is birligi fazlasiyla saglanmis durumdaydi.

Yönetim Kurulu Baskani Dr. Ali Nail Kubali  danismanlardan büyük hizmet istediklerini, bu hizmetin sadece anlasmada yazilanlarla sinirli olmadigini, bir anlamda Petkim'in basarisi için gerekli her seyin danismanlarca yerine getirilecegine emin olduklarindan isin bize verildigini daima hatirlatiyor, raporlarin tamamen tarafsiz ve hiç kimsenin etkisi altinda kalmadan, tatbik edilebilir öneriler ihtiva edecek bir biçimde hazirlanmasini istiyordu. Çok iyi bir kadroya sahip olduklarini belirterek bu kadronun iyi kullanilip kullanilmadiginin tespitini arzu ediyor, Petkim'in uluslararasi pazarda yerini aldigini ve yönetiminin de bu pazarin gereklerine uygun hareket kabiliyetine sahip, karar alabilmek için bütün bilgilere zamaninda ulasabilecek sekilde organize edilmesi gerektigini, en acil sorunlarinin ise programa alinmis yatirimlar ve Petkim'le isbirligi yapmak isteyen ciddi firmalarin tekliflerinin degerlendirilmesi oldugunu söyleyerek danismanlarin bu sorulari en kisa zamanda cevaplandirmalari gerekliligini vurguluyordu.

Bu arada Petkim'le ilgilenen sirketlerin yetkilileri TEB'i ziyarete baslamislardi. Sirket yetkilileri zamanlamayla ilgili bilgi almak istiyor ve Petkim'in hangi bölümüyle ilgilendiklerini açikliyorlardi. Dikkatimizi çeken husus, bu sirketlerin Petkim tesislerinin tümüyle degil ancak belli bölümleriyle ilgilenmeleriydi. Her sirket kendi is sahasi ile uygun bir Petkim fabrikasina talip olabilecegini belirtiyordu.

Subat ayinda yapilan bir toplantida Yilmaz Argüden danismanlarin Petkim için bir takim stratejiler gelistirmek mecburiyetinde oldugunu söyledi. Petkim'in su anda bir monopol seklinde çalistigini, ancak bugün için, devletin fiyatlara müdahale etme imkanina sahip oldugunu, özellestirme sonrasinda ise tesisleri satin alan yatirimcilarin  monopol durumunu kötü kullanmamalari için bazi kontrollere ihtiyaç duyulacagini bu nedenle danismanlarin bu konuda da bir model gelistirmeleri gerektigini vurguladi. Bu model AET ülkelerinde kullanilan modellere uygun bir sekilde gelistirilmeliydi. Is planinda belirtilen aktivitelerin kontratta bahsedildigi sekilde detaylandirilmasini, zamanlamanin tereddüde mahal vermeyecek bir biçimde açiklanmasini ve Petkim'e is birligi teklif edenlerle devamli temasta kalinmasini istedi. John Brown'in çalismalarinin derinlestirilmesini, üretim üniteleri arasindaki ham ve yari mamul madde alisverisini gösteren diyagramlar hazirlanmasini, yardimci tesislerin de çalisma kapsamina alinmasini, kullanilan teknolojilerin modern petrokimya tesislerinde kullanilan teknolojilerle karsilastirilmasini görmek istedigini belirtti.

Ortaya yavas yavas bir tablo çikmaya baslamisti. Bu tabloya göre TKKOIB ve Petkim projeyle son derece yakindan ilgileniyor ve samimi olarak Petkim'in kiymetini arttiracak bir biçimde özellesmeye gitmek geregine inaniyorlardi. Yazilan raporlar dikkatle okunuyor, uzmanlarin çalisma sekilleri, istedikleri bilgiler takip ediliyordu. Denetim sorunu hariç, Petkim, çalismalarin gecikmemesi için elinden geleni yapiyordu.  Çalismalarin ürünlerinin ise yarayan ve güncel sorunlarin yaninda uzun vadeli olmasi arzu ediliyordu. Petkim'in özellestirilmesinin yaninda uzun vadeli çalisma stratejisinin seçimi danismanlardan isteniyordu.

Mart ayi basinda denetimciler, 1987 yili denetim raporu Petkim'e takdim etmis ancak henüz mutabakat saglanamamisti. Denetimi yapan firma kur farklarinin ve kidem tazminatlarinin kâr/zarar tablosunda görülmesini istiyor, Petkim'de buna itiraz ediyordu. 1988 denetimine ise henüz baslanmamisti. Petkim'e denetimci firmanin kabulleri dogrultusunda finansal tablolar hazirlamasini tavsiye etmeye karar verdik. 1989 yili projeksiyonlari için yatirim rakamlarina ihtiyaç vardi. Petlas halen Petkim'in kaynaklarini kullaniyordu. Petkim'in itfa tarihinde sermayeye dönüstürülebilen tahvilleri konusunda ciddi bir çalisma yapilmasi gerekiyordu. Ilerde özellestirme sirasinda çogunlugu fonlarin elinde olan tahviller problem yaratabilirdi. Ancak Nisan ayinda nakit akimlari hazirlanabilirdi. Saglikli bir nakit akim analizi için Price Waterhouse'tan Petkim ürünlerinin gelecege dönük satis fiyatlarini ögrenmeliydik. TEB'de kendi imkanlariyla Istanbul Menkul Kiymetler borsasi hakkinda bir çalisma yapacak ve Petkim'in bir kisim hisse senetlerinin halka arz edilip edilmeyecegini arastiracakti. Bizden istenen bilgiler hisse fiyatlarinin yükselip yükselmeyecegi, zamanlama, kurumsal yatirimcilarin hisse senedi portföyleri, genelde uygulanan temettü politikalari, SPK'ya nasil müracaat edilecegi konusunda bilgi, fiyat/kazanç oranlari analizi, ve borsa'da hisse senedi degerlendirilmesinde kullanilan metodular ile ilgiliydi.

Danismanlari en fazla mesgul eden konulardan bir tanesi monopol kontroluydu. Fiyatlara müdahale etmeden Petkim'in uluslararasi piyasalara uyumlu fiyatlarla çalismasi, özellestirmeden sonra, nasil saglanabilirdi? Gelismis ülkelerden bazilarinda bu problemler çözülmüs olmasina ragmen gerek damping gerekse tekelci fiyatlar konusunda Türkiye'de alinmis tedbirler yoktu. Bu nedenle yapilacak çalismalar Türkiye için bir baslangiç olacakti.

Danismanlar Petkim'in nasil özellestirilebilecegi konusunda çesitli modeller üretmeye baslamislardi. Petkim'in tümü satilabilir, Alpet ve Yarpet ayri ayri satilabilir, gruplandirilarak satilabilir, satislarda blok satis metodu veya halka açilma metodu benimsenebilirdi. Bize enteresan gelen özellestirme yolu her iki tesiste mevcut üniteleri gruplastirmak ve gruplari özellestirmekti. Bu taktirde alt yapi ve yardimci tesislerin ne sekilde özellesebilecegini düsünmek gerekecekti. Gerek Alpet'te gerekse Yarpet'te her üretim ünitesinin istifade ettigi elektrik, buhar üretim üniteleri, yangin söndürme teskilati ve atik sistemleri gibi sistemler vardi. Ünitelerin özellestirilmesi halinde belki de bu hizmetlerin uzun vadeli kontratlarla saglama alinmasi gerekecekti. Halka borsa yoluyla açilma pek mümkün görünmüyordu.

Petkim'i parçalara bölüp satma metodunda karsilasilan en büyük zorluk ünitelerin gerçek finansal durumunu ortaya çikarmakti. Gerçekçi bir biçimde ünite maliyetlerini hesaplamak birkaç ay alacak yorucu bir isti. Eger Petkim parçalanarak özellestirilirse her ünitenin randimani çok ehemmiyet kazanacakti.  

Nisan ayi baslarinda bu sorunlarin bir bölümünün çözümünü bulmus, bir kismina ise hiç dokunamamistik. Bu arada monopollesme hakkinda bir raporu TKKOIB'ye sunduk. Price Waterhouse Petkim'in kullandigi muhasebe sistemini uluslararasi standartlara uygun bulmus, ancak ünite maliyetleriyle ilgili bir gelisme saglayamamisti. Tüm çalismalar Mayis ayinda bitecekti. John Brown yatirim projelerini uygun buluyordu. Yapilacak yatirimlar pek fazla bir harcama gerektirmiyor ve makul ölçüler içinde Petkim'in kârliligini artiriyordu. Bu toplantida Yilmaz Argüden monopollesme konusunda hazirlanan rapordan memnun olmadigini anlatti. Petkim'in özellestirmesinden sonra küçük tüketicileri koruyacak tedbirlerin üzerinde çalisilmasini ve anti trust (kartellesmeye karsi tedbirler) hakkinda görüs belirtilmesini istedi. Petkim'in hepsine veya bir bölümüne yabancilarin talip olmasi halinde böyle bir satisin Türkiye'nin en büyük yabanci sermaye transferi olacagini, bu durumda özel bazi düzenlemeler gerekebilecegini, konu ile ilgili baska ülkelerdeki düzenlemeler hakkinda bilgi verilmesini isteyerek Petkim'in özellestirilmesinden sonra koruyucu tüm tedbirlerin kaldirilacagini bu nedenle problemin çok detayli bir sekilde incelenmesi gerektigini ilave etti. Halka açilma oldugu taktirde küçük hisse sahiplerinin haklari korunmali, çevre kirliligi konularinda bazi garantiler alinmaliydi. Petkim'in üretim ünitelerinin gruplastirilmasi da TKKOIB'yi tatmin etmemisti. Üniteler arasinda ham ve yardimci malzeme transferlerinin detaylandirilmasi, ünitelerin yerlesimlerinin incelenmesini, ünitelerin üretim maliyetleri, teknolojilerinin degerlendirilmesi ve gruplastirma nedenleri hakkinda daha genis bilgi istiyorlardi. Ayrica Petkim'in her iki tesisinin, rakiplerine göre sahip olduklari göreceli üstünlük etüdünün yapilmasi isteniyordu. Petkim'in Akdeniz havzasindaki rakipleri karsisindaki durumu ve bunlarla rekabet olanagi ve sahip oldugu veya olabilecegi göreceli üstünlükler neydi?  Price Waterhouse bu üreticilerin nerede, ne zaman kurulduklarini, ne ürettiklerini ve ne gibi teknoloji kullandiklarini belirten bir etüt yapmaliydi. Bu çalismalar yapilirken gelismeler TKKOIB'ye ve Petkim'e bildirilecekti.

Çalismalar ilerledikçe Alpet'in teknik açidan özellestirme için uygun bir aday oldugunu, ancak Yarpet'in teknolojisinin eski olusu nedeniyle özellestirilmesinde bazi sorunlarla karsilasilacagini anladik. Grup halinde özellestirme için her grubun ham, yardimci madde, elektrik, buhar gibi girdilerini hassasiyetle ölçecek donatimlara ihtiyaç vardi. John Brown bir bilgisayar programi kullanarak gruplarin teskiliyle ilgili arastirmalar yapiyor, gruplasmada olacak degisikliklerin tüm tesisin mamul, yari mamul, enerji dengesini ne sekilde etkileyecegini inceliyordu. Price Waterhouse projelerini tamamlamak üzereydi. Tesislerin ne sekilde özellestirilecegine karar verilmeden önce daha detayli çalismalar yapmanin bir manasi yoktu. Ama halen sihhatli bir ünite maliyet sistemi kurulamamisti. Monopol ve anti trust tedbirleri hakkinda Londra'da bir hukuk bürosuna yaptirilan çalisma TKKOIB'ye sunulmustu. Ayrica Samuel Montagu Petkim'in karakteristiklerini belirten sirket profilinin hazirlama çalismalarini bitirdi. TEB tarafindan Türkçe'ye çevrilen ve Agustos ayinda genis bir müstakbel yatirimci kitlesine dagitilan bu profilde komik tercüme hatalari oldugunun farkina varip yanlislari düzeltip tekrar tercüme ettik ve yeniden ayni sahislara dagittik. Herhalde nezaketlerinden veya bu dokümani okumadiklarindan kimse bu yanlisliklar konusunda bizi tenkit etmedi.

Temmuz ayinda yapilan son toplantiyla bankalar hariç diger danismanlarin isleri bitti. Eylül baslarinda Istanbul'da uluslararasi bir toplanti tertiplendi. Bu toplantida Petkim'in özellestirilecegi resmen açiklandi.

Petkim'in özellestirilmesinde, Petkim'in gruplara bölünmesi ve bu gruplarin blok satislari resmen açiklanmasa da en uygun özellestirme yöntemi olarak kabul edilmisti. John Brown ve Price Waterhouse bu dogrultuda çalismalar yapmislar, gruplasmanin teknik ve organizasyonel esaslarini tespit etmislerdi. Bütün bu çalismalara ragmen Petkim Holding bünyesine daha önce birer anonim sirket olan Alpet ve Yarpet dahil edildi. Daha sonrada, 1990 Haziraninda yine beklentilerin aksine bir kisim hisse senedi halka satildi. Gruplasmanin Petkim için en dogru özellestirme baslangici oldugunu iddia etmemekle beraber basindan beri Petkim gibi bir devin özellestirilmesinde halka açilma metodunun realist olmadigini bile bile bu yola neden girildigini bilmiyorum. Petkim'in küçük bir bölümünün halka satilmasi gerçekte hiçbir seyi degistirmedi, özellestirme hedeflerinden hiçbirine erisilemedi.

Istiraklerin Özellestirilmesi

 


© Dundar Aytar, dundaraytar@yahoo.com