Özellestirme Kanunu Yürürlüge Giriyor

Master Planin son toplantisinin üzerinden çok fazla bir süre geçmeden hepimizi hayretler içersinde birakan bir olay oldu. 3 Haziran 1986 tarihinde resmi gazetede yayinlanan 3291 sayili kanunla yapilmasi düsünülen özellestirme islemlerine bir hukuki anlam kazandirildi ve bu isin nasil yapilacagini belirlendi. Böylece hukuk dilimize "özellestirme" kelimesi resmen girdi. Kanun taslaginin hazirlanmasi ve mecliste kabulü büyük bir süratle gerçeklesti. Tabii, muhalefet duruma kanunun kabulünden sonra vakif oldu; bu nedenle gecenin geç saatlerinde oylanan kanunla ilgili görüs belirtmek imkanini bulamadi. Tahminim muhalefetin, o tarihlerde zaten bu konuda pek fikir üretmediginden, yapilan çalismalari takip edemediginden söyleyecek fazla bir sözünün olmadigidir.

Bu kanunun hazirlanmasinda büyük emegi geçen Devlet Planlama Teskilati müstesar yardimcilarindan Doç. Dr. Nermin Berki özellestirme ile ilgili bir toplantida yaptigi konusmada  kanunun hazirlanmasi sirasinda yaptiklari çalismalarda hukuk literatüründe ayni konuda örnek bulamadiklarini anlatmis ve özellestirmenin kendisinin son derece yaraticilik isteyen bir islem oldugunu belirterek kanun teklifinde  özellestirmeden sorumlu bir devlet organi yaratmayi ve devlete özellestirme yetkisini vermeyi yeterli gördüklerini belirtmistir. Kanunun yetersizligi ise kanunun kabulünden takriben dört sene sonra ortaya çikmistir. USAS ve Çitosan özellestirmelerinin arka arkaya önce idare mahkemelerince daha sonra Danistay'ca iptal edilmeleri özellestirmenin kanuni dayanaklarinin pek saglam olmadigini göstermektedir. Apayri bir yöntemle özellestirilen Aktas sirketininde özellestirilme karari Danistay'ca bozulmustur.

3291 sayili kanun bes bölümden olusmustur. Birinci bölümü T.C. Merkez Bankasi Kanunda yapilan degisiklikleri, ikinci bölümü Bankalar Kanunu ile ilgili degisiklikleri, üçüncü bölüm Tasarruflarin Tesviki Kanunu, Toplu Konut Kanunu degisikliklerini ve dördüncü bölüm ise Sermaye Piyasasi Kanunu degisikliklerini ihtiva etmektedir. Bes bölüm özellestirme ile ilgilidir. Kanunun 13. maddesi özellestirilecek KITlerin özellestirilmesine Bakanlar Kurulunun karar verecegini, müessese, bagli ortaklik, isletme ve isletme birimlerinin özellestirme kararlarinin ise Toplu Konut ve Kamu Ortakligi Idaresince karara baglanacagini belirtmektedir. Ayrica kuruluslara ait istiraklerdeki devlet paylarinin satisindan TKKOIB sorumlu tutulmustur. Ayni maddeye göre TKKOIB hisse senetlerinin satisi, varliklarin bir kisminin veya tamaminin elden çikarilmasi, devredilmesi, tesislerin kiralanmasi veya tasviye edilmesi konularinda her türlü düzenlemeleri yapabilir. Bu maddeye göre özellestirilmesine karar verilen her cins kamu isletmesi önce anonim ortaklik haline getirilecek, bagli oldugu bakanlikla iliskisi kesilecek ve basbakanliga baglanacaktir.

Bu madde özellestirme sorumlusunu devlet hiyerarsisi içinde net bir biçimde tespit etmekte, daha bürokratik geleneklerini saglamlastirmaya firsat bulamamis yeni bir teskilati sorumlu kilmakta, özellestirme karar alma yetkisini, bu konuda ilk bakanlar kurulu karari alindiktan sonra, TKKOIB'ye terk etmekte ve özellestirmede kullanilacak metotlari genis bir sekilde tarif etmektedir. Dikkat edilecek bir hususta özellestirilecek KITlerin bagli olduklari bakanliklarla iliskilerinin kesilerek basbakanliga, dolayisiyla TKKOIB'YE baglanmalaridir. Yillardir kendilerine bagli KITleri her türlü ihtiyaçlarinin karsilanmasinda kullanan bakanliklarin özellestirmeye kolaylikla razi olabilmeleri olanaksizdir. Kanunun bu maddesinin bence tek eksigi devletin o güne kadar özellestirme islemlerini büyük bir inançla yürütmüs olan bir takim uzmanlarini tek kalemde devre disi birakmasi, daha kurulusunu tamamlamamis bir teskilata çok önemli bir görev yüklemesidir. Devlet Planlama Teskilatinin bir bölümünün özerklestirilerek bu görevin onlara tevdi edilmesi daha sonra herkesin basini agritan ve hükümetin tenkit edilmesine neden olan hadiseleri kismen kontrol altina alinabilmesini saglayabilirdi. Bu madde bütünüyle Master Planda sözü edilen önlemlerden bir kismina paraleldir.

Madde 14, özellestirme islemlerinin her türlü vergi, resim ve harç istisnasi oldugunu  ve özellestirme islemlerinin ifasinda bazi hallerde Türk Ticaret Kanunu ve ilgili diger kanunlarin geçersiz oldugunu belirtmektedir. Ayrica kamunun hissesi yüzde ellinin altina düsene kadar bu kuruluslarin yönetimi, denetimi ve alinacak mali tedbirlerin sorumlulugu TKKOIB'ye verilmektedir. Özellestirme sonucu alinacak bedellerin ne sekilde dagitilacagi hususu da TKKOIB'ce karara baglanacaktir.

Kanimca bu maddenin hazirlanmasi sirasinda sinir olarak konulan yüzde elli orani özellestirilecek KITlerde, azinlik hisselerinin satimi yoluyla reform yapma imkanlarini ortadan kaldirmistir. Master Planin somut öneriler kisminda bahsedilen bir çok düzenleme, kanunun bu maddesinin daha esnek tutulmasi halinde yapilabilirdi. Örnegin yönetim ve denetim özerkligi, KIT yatirimlarinda serbestçe karar alinmasi, sosyal amaçli tesislerin bünyeden ayrilmasi gibi.

Madde 15, kamu kuruluslarinin aldiklari borçlara verilmis olan devlet garantilerinin devam edebilecegini belirtmektedir. Bu maddenin kaleme alinisinda da Master Plan verileri göz önünde tutulmustur. KITlerin hemen hepsinde devlet garantisi ile dis kaynakli kredileri Devlet Yatirim Bankasi araciliyla kullanilmisti. Bu kredilerden çogunun Dünya Bankasi kaynakli oldugu göz önünde tutulursa özellestirmenin gerçeklesmesi için devlet garantilerin devami kaçinilmazdi.

Madde 16, Emekli Sandigi'na bagli olarak çalisan personelin emeklilik ve diger haklarini garanti etmeye yönelikti.

Madde 17 KITlerin anayasasi sayabilecegimiz 233 sayili kanun hükmündeki kararnamenin bu kanuna ters düsen 38. maddesini ve diger kanunlarin aykiri maddelerini çalismaz hale getiriyordu. Ayrica bir kalemde bu madde ile Türkiye'de tütün tekeli de ortadan kaldiriliyordu.

Görülecegi gibi son derece pratik bir yaklasimla, zamanin hükümeti, yillar boyu kimsenin yapmaya cesaret edemedigi birtakim isleri yapmisti. Ancak, belki aceleden belki henüz ortamin müsait olmamasindan, önemli bazi noktalar atlanmisti. Aradan geçen yillar sonrasinda baktigimizda her türlü iyi niyete ragmen KITlerin büyük ölçüde eski KITler oldugunu ve bu KITlere yine yogun ve ayni tip elestiriler yönetildigini ve elestirilerin dallanip budaklanmasina mani olunamadigini görmekteyiz.

Bir devlet teskilatinin özellestirmeden sorumlu tutulmasina ragmen, hiçte özellestirme önceligi olamayan TEK, Istanbul gibi bir metropolün Kadiköy yakasi elektrik dagitim islerini bir kalemde özel bir sirkete terk edebilmekte ve bunu yaparken ne TKKOIB danismakta ne de özellestirme kanununun kapsamimda düsünülmektedir. Sonuç olarak bu özellestirmede kanuna aykiri bulunmustur. TEKEL uzun bir süredir insaati tamamlanan fakat içine makine yerlestiremedigi fabrikalarini satacak müsteri aramakta ve bazi faal fabrikalarinda yabanci ortaklik kurmaya çalismaktaydi. 1989 yilinda TEK'e ait TEMSAN'in Diyarbakir fabrikasinin bir yabanci firmaya satilmasi projesinin bir banka tarafindan sessiz, sedasiz incelendigi söylenir. SEKA'nin Dalaman tesisleri için özellestirme ön hazirliklarina yavas bir tempoda devam etmekte oldugu 1991 yilinda duyuldu.

Demek ki hükümetler, tüm iyi niyetlerine ragmen, özellestirme islemlerini çok basliliktan kurtaramamis, KITler ve bagli bulunduklari bakanliklar kendi görüsleri dogrultusunda kararlar alip uygulamaya koyabilmisler.

Özellestirme islemlerinin hemen baslanmasi için özellestirmenin saglam bir hukuki platforma dayandirilmasi gerekliydi. Zamanin hükümeti, master plan dogrultusuna uygun bir kanun taslagi hazirlayip hizla bu taslagi kanunlastirarak özellestirme islemlerine vakit kaybetmeden baslamak istemis olabilir. Öte yandan bu taslagin mecliste müzakeresinden önce özellestirme master Plani milletvekillerine tanitilabilir, özellestirme nedenleri, beklentiler, tatbik edilecek olan strateji ve özellestirme  metotlari ile tatbik edilme olasiliklari ve her seçenegin dezavantajlari açiklanarak ilerde dogabilecek fikir ayriliklarina mani olunmaya çalisilabilinirdi. Daha önce de bahsettigim gibi master planda blok satislarda dahil olmak üzere çesitli özellestirme metotlarinin tatbik imkanlari, avantaj ve dezavantajlari ve hangi tip müesseselerde kullanilabilecekleri detayli olarak incelenmisti. Mecliste tartismaya açilmasi olayi tüm kamu oyuna yansitacak ve kamu oyu özellestirmenin baslamasindan takriben bir yil önce gerekli bir biçimde aydinlanacakti. Hisselerin yöre halkina ve çalisanlara satilmalari, borsa araciligi ile halka arz, yöneticilere satis, blok halinde satis olanaklari taninacak ve o tarihlerde tatbik edilme olasiliklari da açiklanabilecekti.

Özellestirmeye zamanin muhalefetinin ters bir tepkisi olmadigi ancak özellestirmede kullanilan metotlara itiraz ettikleri gözlenmektedir. Özellestirme kanununun meclis müzakerelerinden evvel Master Plan tartismaya açilsaydi belki belli satislara imkan vermeyecek biçimde taslakta degisiklik yapilmasini saglanabilirdi. Özellestirmeden sorumlu kurumlasma da tartismaya açilabilirdi. Toplu Konut ve Kamu Ortakligi Idaresi Baskanligi yerine yeni kurulacak ve mesaisini sadece özellestirmeye tahsis edecek, özellestirme islemlerinde görev almis elemanlari bünyesinde barindiracak bir teskilatin kurulmasi saglanabilirdi. Toplu Konut ve Kamu Ortakligi Idaresi, o tarihlerde, genelde yurt içinde kalkinmada öncelikli yörelere açtigi krediler ile kooperatiflere saglanan toplu konut kredileri nedeniyle yogun politik baskilara ve tenkitlere maruz kalan bir teskilatti. Özellestirme haricinde açilan kredilerin takibi, bu kredilerin geri ödenmesi, alt yapi yatirimlarinin finansmani, gelir ortakligi senetleri gibi görevler yetkili idarecilerin özellestirmeye sarf etmeleri gereken zamani kisitlamakta, dikkatlerini dagitmakta ve yipranmalarina sebep olmaktaydi. Nitekim nisan 1990 basinda Toplu Konut ve Kamu Ortakligi Idaresi Baskanliginin ikiye ayrilmasi konusu gündeme gelmistir ve yayinlanan bir bakanlar kurulu karariyla Kamu Ortakligi Idaresi ve Toplu Konut Idaresi diye ikiye ayrilmistir.

Master Planin Kamuya Duyurulmasi


© Dundar Aytar, dundaraytar@yahoo.com