Üçüncü Master Plan Toplantisi

Mayis ayinin sicak bir gününde 18. kat toplanti salonu tiklim tiklim dolu olarak toplantiya basladik. Bu toplantiya Sayin Vehbi Dinçerler'-in yani sira o zamanki DPT Müstesari Sayin Yusuf Özal'da katiliyordu. KITler ve DPT tam kadro hazirdilar. Danisma Kurulu üyelerinin de çogu toplantidaydi. Her zamanki teçhizata ilave olarak bu defa bir video kamerasi da vardi. Toplantida, ikinci toplantida sunulan konulara ilave olarak, özellestirme programi için zamanlama belirtilecek ve özellestirme islemlerinde kullanilabilecek bir metodoloji önerilecekti. Diger bir yenilikte Morgan'in 90 yatirimciyla (23 Amerikan, 42 Avrupa ve 25 Türk) özellestirmeye duyduklari ilgiyi anlamak amaciyla yaptigi görüsmelerin neticeleriydi. Bunlarin haricindeki konular daha önce tartisilmis konulardi. Ancak birinci ve ikinci toplantilarda ayri ayri ele alinan konular bu defa ayni anda anlatilacakti.

Toplanti yapilan çalismalarin özetlenmesiyle açildi ve sirasiyla özellestirmeden beklentiler, dis ülkelerde özellestirme deneyimleri, özellestirme metotlari, hukuki sorunlar, sosyal sorunlar, muhasebe sistemleri sorunlari, menkul kiymetler pazarlari anlatildi. Daha sonra KITlerin siniflandirma metodolojisi gözden geçirildi ve burada kullanilan siniflandirmaya uygun olarak çalismaya dahil 32 KIT'in  siniflandirmalarina tesir eden önemli bilgiler de incelendi.

Morgan, "hemen özellestirilebilir" sinifinda yer alan Usas, Türban, THY, Citosan ve Yemsan'in özellestirilmeleri için vakit geçirmeden tatbikine baslanmasini önerdigi bir program gelistirmisti. Özellestirmeye ilk adim olarak, seçilecek bir devlet kurulusunun tüm özellestirme islemlerinden sorumlu kilinmasini ve özellestirilmesi tavsiye edilen KITlere ait tüm yetkilerin bu kurulusa devredilmesi teklif ediliyordu. Kurulus, özellestirme islemlerini kolaylikla gerçeklestirmek amaciyla KITlerde gerekli  düzenlemeleri yapacak yetkilerle donatilacakti. Hukuki ve sosyal sorunlar bölümünde açiklanan bazi düzenlemeler hemen yapilmaliydi. Özellestirme islemleri baslamadan önce bu problemlerin çözümü gerekiyordu.

Özellestirme planinin tatbiki sirasinda özellestirilecek KIT'e yardimci olmak amaciyla mali ve hukuki danismanlar, deneticiler ve halkla iliskiler uzmanlari atanmaliydi. Mali danismanlar, diger danismanlarla koordinasyonu saglayacak, özellestirilecek KIT'in kiymetini takdir edecek, sermaye yapisinda düzenlemeler yapacak, izahname hazirlayacak, özellestirme metodunu tespit edecek, müstakbel yatirimcilarla temas kuracak ve satis görüsmelerine istirak edeceklerdi.

Hukuk danismanlarinin görevleri ise özellestirme islemlerinin kanuni sorumluklara uygun bir biçimde yerine getirilmesini saglamakti.

Denetim firmalari bilançolari tetkik ederek hesaplarin uluslararasi kabul edilebilir muhasebe kurallarina uygun olup olmadiklarini denetleyecekler ve uluslararasi kurallara göre bilançolari yeniden düzenleyeceklerdi. Deneticilerin uluslararasi denetim firmalarindan seçilmeleri gerekliydi.

Halkla iliskiler uzmanlari da özellestirme ile ilgili bilgileri, özellestirmeye destek olacak bir biçimde halka aktarilmasini saglayacaklardi.

Listede yer alan KITlerin niye özellestirilebilecekleri, yatirimci tercihleri, özellestirme sorunlari, özellestirme metodlari ve özellestirme zamanlamasi da detayli bir sekilde anlatildi.

Usas, hizli büyüyen bir pazarda, pazarin büyük bir kismini kontrol eden, çok kârli ve tekel yetkilerine sahip bir KIT oldugu için kolaylikla özellestirilebilirdi. Yatirimcilarin Usas'a olan ilgilerini ögrenebilmek amaciyla 19 görüsme yapilmisti. Esas görevleri uçaklara ikram saglamak olan iki uluslararasi firma Usas ile ilgilendigini belirtmis, Usas'i Türk ortaklarla birlikte satin alabileceklerini beyan etmis ancak yönetime hakim olmak istediklerini de açiklamislardi. Türk yatirimcilar da yabancilarla ortaklik kurabileceklerini söylemislerdi. Usas'la ilgilenecek yatirimci bulmakta bir sorun yoktu.  Usas'in hisse senetlerinin borsada satilmasi tavsiye edilmiyordu. Özellestirmeden bir süre sonra tekel durumunda meydana gelebilecek bir degisiklik hisse senetlerinin deger kaybetmesine sebebiyet verecekti. Ayrica halk tarafindan da taninan bir sirket degildi. Bu nedenle pahali tanitim kampanyalarina ihtiyaç duyulabilirdi. Hisse senetlerinin blok halinde satilmasi halinde alicidan, birkaç yil sonra, borsayi gelistirmek amaciyla %10-%25 oraninda hisse senedini halka satmasi istenebilirdi. Özellestirmeden önce Usas'in tekel durumunun bir çözüme kavusturulmasi lazimdi. Usas, tekel olma özelligini korudugu sürece kârliligi garanti edilebildiginden, yüksek bir fiyatla satilabilirdi. Tekel durumunun kaldirilmasi, servis kalitesinin istenilen düzeyde olmamasi nedeniyle, satis fiyatini çok asagilara çekebilirdi. Morgan birkaç sene Usas'in tekel durumunun devam ettirilmesini tavsiye ediyordu. Alternatif olarak Usas'in yer hizmetleri ve ikram servislerinin iki ayri sirket olarak ayrilmasi ve her ikisinin de ayri ayri özellestirilmeleriydi.

Usas, 1986 Temmuz ayinda baslamak kaydiyla 1986 yilinin sonunda özellestirilebilirdi.

Ikinci özellestirme adayi Türban'da, büyük zorluklarla karsilasmadan özellestirilebilirdi. Türkiye turizm piyasasi yilda %15 oraninda büyüyordu ve büyüme önümüzdeki orta vadede devam edecekti. Türban'in sahip oldugu  konaklama tesislerinin çogu iyi seçilmis, birinci sinif turistik alanlarda kurulmustu. Görüsülen yabanci sirketlerin çogu Türban'i satin alma yerine "yönetim kontratlari" ile yönetimini üstlenmeyi teklif etmislerdi. Birkaç yabanci firma Türban hisselerinin %15'ini alip tesisleri yönetmeyi düsünebileceklerini söylemislerdi. Türk yatirimcilar ise Türban'in bazi tesislerini almak istediklerini belirtmisler, bazi firmalar da yönetim kontrolunu saglayacak oranda hisse senedi satin almaya hazir olduklarini ifade etmislerdi. Türban'in hisse senetlerinin borsa araciligi ile halka satisi cazip bir alternatif degildi. Hisse senetlerini halka satmadan önce tesisleri, Turizm Bankasi yerine özel sektör prensipleriyle yönetecek bir kadro kurmak mecburiyetinde kalacakti. Bu kadro birkaç sene Türban zincirini yönetip, bu zinciri kârli bir sekilde çalistirabildigini ispatladiktan sonra hisseler satilabilirdi.

Türban'in özellestirilmesine en büyük engel Turizm Bankasi içindeki durumuydu. O günkü haliyle bankanin bir bölümü halinde çalisiyor ve kendi bilançosunu yayinlamiyordu. Özellestirmeden önce Türban'in yillik bilançolar yayinlar hale gelmesi gerekliydi. Türban'in tesislerinin bazilari devlete veya devlet tesekküllerine ait arsalar üzerinde kurulmustu. Özellestirmeden önce mülkiyeti baskalarina ait arazilerle ilgili uzun süreli kira kontratlari yapilmasina gerek vardi. Türban'in Turizm Bankasindan ayrilmasi, bankayi bünyece zayiflatabilirdi. Bu nedenle satis bedelinin bir kisminin Turizm Bankasina birakilmasi yerinde olacakti. Özellestirmede üç alternatif düsünülmüstü: a- Türban'in tümünü satmak, b-Otelleri, motelleri, kampingleri ve marinalari gruplandirip ayri ayri satmak, c- Türban'in tesislerini teker teker satmak.

Türban için düsünülen özellestirme takvimi Temmuz 1986'da basliyor ve Haziran 1987'de bitiyordu.

Üçüncü özellestirme adayi THY'nin isletme masraflari uluslararasi havayollarinin yarisi kadardi. Ayrica tasidigi iç ve dis yolcu sayisindaki artis, iç hatlardaki tekel durumu ve kârliligi THY'ni cazip bir özellestirme adayi yapiyordu. Bazi yabanci havayollari THY'nin hisselerinin küçük bir bölümünü satin almak için yönetim yetkisinin kendilerine verilmesini istiyorlardi. Türk firmalari arasinda THY'ni satin alacak mali güce sahip firma yoktu. En iyi alternatif, hisselerin borsada Türk ve yabanci yatirimcilara ve THY çalisanlarina satilmasiydi. Bunu gerçeklestirebilmek için THY'nin mali denetimden geçmesi, THY çalisanlarinin hisse senedi satin almalarini saglayacak finansman temini, THY'nin devlet arsalari üzerinde kurulu tesislerinin arsa durumlarinin açikliga kavusturulmasi, özellestirme sonrasinda THY'nin tekel durumundan istifade edilmemesi için iç hat bilet fiyatlarinda söz sahibi olacak bir kurulus olusturulmasi, zarar eden bazi iç hatlara devlet desteginin devaminin saglanmasi ve THY tarafindan alinan kredilere saglanan devlet garantisi sorununun çözümlenmesi gerekliydi. Özellestirme metodu olarak hisse senetlerinden %10'unun çalisanlar, %20'sinin yurt disinda yerlesik Türklere ve yabanci yatirimcilara, %70'inin ise tedricen borsa yoluyla halka satilmasi tavsiye ediliyordu. Diger bir özellestirme alternatifi THY'nin birkaç parçaya bölünerek her parçanin ayri ayri özellestirilmesiydi. Ancak bu alternatif pek geçerli görünmüyordu.

Özellestirme takvimi Temmuz 1986'da basliyor ve 1987 Mayisinda son buluyordu.

Dördüncü aday Çitosan'in pazari büyük bir hizla büyüyordu ve tahminlere göre önümüzdeki yillarda da büyümeye devam edecekti. Bati Bölgelerinde kurulmus olan fabrikalarin çok yüksek bir kâr potansiyeli vardi. Yapilan görüsmelerde Çitosan fabrikalarina yurt disinda fazla bir ilgi olmadigi görülmüsse de yurt içi yatirimcilar Çitosan özellestirme programi ile ilgilenmislerdi. Yabanci yatirimcilarin ilgilenememe nedenleri dünya çimento sanayicilerinin güç mali kosullarla karsi karsiya olmalarindandi. Türk sirketleri ise çimento endüstrisinin son yillardaki kârli durumundan yararlanarak özellestirmede çesitli fabrikalari satin almak istiyorlardi. Istanbul Borsasinda islem gören bes çimento fabrikasinin hisse senetlerine olan ilginin de Çitosan hisse senetlerinin borsa da satilabilecegini ortaya koyuyordu. Özellestirmeden önce doguda kurulu fabrikalarla ilgili bazi kararlar alinmasi lazimdi. Bu fabrikalara talep olmayacagindan mülkiyetleri Çitosan'da kalacakti. Bati fabrikalarinin satisindan sonra bölgelerde tekellesme önlenmeliydi. Ayni bölgede üretim yapan bir sirkete Çitosan'a ait fabrikanin satilmasi o bölgede çimento tekeli yaratacakti. Buna mani olmak için fabrikalarin degisik bölgelerde üretim yapan sirketlere satisi öngörülüyordu. Çimento fabrikalari batida tek tek veya gruplar halinde özellestirilebilirdi. Bu fabrikalarin veya gruplarin hisse senetlerinin bir kismi yabanci veya yerli yatirimcilara satilabilir, geri kalan hisseler borsada halka arz edilirdi.

Hazirlanan programa göre Çitosan'da özellestirme çalismalari Temmuz 1986'da baslayabilir ve Çitosan 1987 yilinin Ekim ayinda özellesebilirdi.

Sonuncu özellestirme adayi Yemsan'in bazi fabrikalarinin özellestirilme sansi hiç yoktu. Bu fabrikalar dogu bölgelerinde kurulmus, kapasite kullanim oranlari çok düsük fabrikalardi. Yabanci yatirimcilardan Amerikalilar, bazi fabrikalarla fiyatlar uygun oldugu taktirde ilgileneceklerini belirtmisler, Avrupalilar ise hiç ilgilenmediklerini beyan etmislerdi. Türkiye'de mevcut yem sanayicilerinin de Yemsan'i satin almaya mali güçleri yeterli degildi. 1986 yilinda Türkiye yem endüstrisi fazla kapasitesinden ötürü kötü bir yil geçirmekteydi. Yemsan isminin taninmamasindan dolayi hisse senetlerinin borsada satilmasi da olanaksizdi. Özellestirme islemlerine baslamadan önce birkaç yil beklenmesi fazla kapasitenin artan talep karsisinda eriyecegini saglayacagindan Yemsan daha iyi bir degerle satilabilirdi. Fazla kapasite sorununun çözümünden sonra da bati bölgesi fabrikalari gruplar halinde özellestirilebilirdi. Dogu fabrikalarindan da satilabilenler satilmali, gerekli hallerde bazi fabrikalar kapatilmali, kalan fabrikalarda devlet mülkiyeti devam etmeliydi.

1986 yilinin Temmuz basinda özellestirme islemlerine baslanip Kasim 1987 de özellestirme islemleri bitirilebilirdi.

Toplanti sonunda 15 ciltten meydan gelen  Master Plan toplantiya istirak edenlerden bazilarina dagitildi. Daha sonra bu kitaplar tercüme edildi, bastirildi ve ilgililerin tümüne gönderildi. Bu toplantiyla Master Plan çalismalari, DPT ve danisma kurulunun isteyecegi birtakim küçük degisikliklerin disinda, son bulmus oluyordu. Hükümet ve DPT'nin elinde özellestirmenin çok degisik yönlerini inceleyen, problemleri ortaya koyan ve bu problemler çözüm öneren bir rapor vardi. 32 KIT içinde hemen özellestirilebilecek alti tane KIT tespit edilmisse de bunlari da özellestirmek yogun düzenlemeler gerektiriyordu.

Master Planin Getirdigi Somut Öneriler


© Dundar Aytar, dundaraytar@yahoo.com